14 Ağustos 2013'te Mısır güvenlik güçleri binlerce protestocuyu durdurmak için acımasız bir operasyon düzenleyerek en az 3 bin 500 kişiyi öldürdü.
Mısır'ın başkenti Kahire'de bulunun Rabia Meydanı son yılların en kanlı protestosu olarak adlandırılan bir katliama sahne oldu.
Katliamın arkasında kimler vardı?
Rabia operasyonu o dönem savunma bakanı olan ve daha sonra Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye darbe gerçekleştiren Abdulfettah al Sisi tarafından gerçekleştirildi.
2011 yılında Tunus'ta başlayan Arap Baharı olarak adlandırılan protestolar Mısır'a da sıçrayarak o dönemde cumhurbaşkanı olan Hüsnü Mübarek, başarılı olan devrim ile istifa etmişti. İstifasından bir yıl sonra ise 30 Haziran 2012'de Özgürlük ve Adalet Partisi'nin başkanı ve Müslüman Kardeşler'in üst düzey üyesi olan Muhammed Mutsi Mısır'ın ilk özgürce seçilen sivil cumhurbaşkanı oldu.
Ancak Mursi'nin görev süresi kısa sürdü. Mursi'nin seçim zaferinden tam bir yıl sonra muhalifleri, ülkenin içinde bulunduğu kötüleşen ekonomik ve siyasi durumdan onu ve partisini sorumlu tutarak ülke çapında protestolar düzenledi.
Protestolar ordu tarafından desteklendi ve 3 Temmuz 2013'te Mursi, şu anda cumhurbaşkanı olan o dönemin savunma bakanı Abdülfettah el-Sisi tarafından bir askeri darbeyle görevden alındı.
Mısır halkının iradesine vurulan çirkin darbeye yanıt olarak, darbe karşıtları, Müslüman Kardeşler üyeleri, Mursi'nin destekçileri, demokrasi yanlısı siviller Mursi'nin görevine iade edilmesini ve ülkenin demokrasiye dönüşünü talep eden protestolar düzenlediler.
Bu protestolardan en büyüğü ise Kahire'nin kuzeyindeki Rabia el-Adeviyye Meydanı'nda yapıldı. Yaklaşık 85 bin protestocu altı hafta boyunca meydana kamp kurarak protestoya devam etti. Ta ki Rabia katliamına kadar.
Sisi Silahsız Protestoculara karşı Silah Kullandı
Mursi'nin göreve iadesini talep eden tüm büyük protestolar orantısız güç ile bastırıldı.
Temmuz ve Ağustos 2013'te, Mısır güvenlik güçleri geniş çapta, insanlığa karşı suç olarak kabul edilen olaylarda en az 3 bin 500 protestocunun öldürüldüğü beş ayrı toplu katliam gerçekleştirdiler. Bağımsız insan hakları grupları tarafından yapılan soruşturmalar, cinayetlerin kasıtlı ve sistematik olduğunu bildirdi.
Protestocular kimdi?
Rabia oturma eylemindeki yaklaşık 85 bin protestocunun çoğunluğu barışçıl ve orta sınıf Mısırlılardı. Birçoğunun Müslüman Kardeşler üyesi olduğu söylense de birçoğu darbe karşıtı sivillerdi. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar Rabia meydanında darbeci Sisi tarafından katledildi.
Rabia Meydanında Katliam
Mısırlı yetkililer protestonun kademeli olarak dağıtılacağına söz verdi ve insanların meydanı terk etmeleri için güvenli çıkışlar sağlayacaklarını söyledi.
Ancak gerçek bunun tam tersiydi. Gün doğumundan gün batımına kadar geçen 12 saat içinde güvenlik güçleri kalabalık protestocuların üzerine gerçek mermilerle ateş açtı.
TOMA'lar, buldozerler, kara kuvvetleri ve keskin nişancılar bu katliamın başrolleriydi. Katliamcılar meydanın dışına konuşlandırılmış ordu tankları tarafından korundular.
Dönemin İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim daha sonra bir televizyon röportajında, dağılma sırasında protestocular arasında en az 2 bin kişinin hayatını kaybettiğini tahmin ettiğini itiraf etti. Bu bilgi "nihai sonucun beklediğinden daha az olduğunu" söyleyen dönemin Başbakanı Hazem Beblavi tarafından da tekrarlandı.
Meydan günün büyük bölümünde kuşatma altındaydı. Meydanın beş girişinin tamamından saldırılar düzenlendi, bu da mahsur kalan protestocuların meydanı terk etmeye çalışmasını veya yaralıların hastanelere nakledilmesini imkânsız hale getirdi. Kaçmaya çalışanların çoğu vurularak öldürüldü. Yaralıların çoğu başından, boynundan veya göğsünden vuruldu.
Operasyonun sonlarına doğru güvenlik güçleri meydanın ortasındaki cami ve hastaneye doğru ilerleyerek orada bulunan gönüllü sağlık görevlilerine yaralıları geride bırakarak meydandan çıkmalarını istedi. Daha sonra içerisinde şehit düşmüş bedenlerin ve hala hayatta olan yaralı protestocuların bulunduğu camiyi ve hastaneyi ateşe verdiler,
Bağımsız insan hakları grupları tarafından belgelenen kanıtlar, güvenlik güçlerinin ateşlerinin çoğunun silahsız protestocuları hedef aldığını ve bunun da çok sayıda can kaybına yol açtığını gösteriyor.
O gün yaklaşık 1000 protestocunun öldürüldüğü tahmin ediliyor. Aralarında en az 30 çocuk ve 19 kadın vardı ve çoğu kafasına ya da göğsüne isabet eden kurşunlarla öldürüldü.
Darbeci Sisi'ye bağlı güvenlik güçleri gün boyunca 800 protestocuyu gözaltına aldı ve birçoğunu ani bir şekilde infaz etti.
Darbeci Sisi ve Katliamcı askerler yargılanmadı
Evet, hayatta kalan protestocular. Rabia katliamından tek bir yetkili bile sorumlu tutulmadı. Operasyonu yürütmekle görevli olan Menşevi, daha sonra merkezi güvenlikten sorumlu içişleri bakan yardımcılığına terfi etti. Katliama katılan tüm polis memurlarına çabalarından dolayı ikramiye verildi. Darbeci ve katil Sisi, Haziran 2014'te cumhurbaşkanı oldu.
Darbenin beşinci yıldönümü münasebetiyle 3 Temmuz 2018'de Mısır parlamentosu, üst düzey subaylara dokunulmazlık verilecek bir yasayı onayladı. Buna Rabia ile diğer yedi toplu katliam da dahil.
2013 darbesini izleyen gösterilerdeki rollerinden dolayı yaklaşık bin protestocu yargılandı. Birçoğu müebbet ve ölüm cezalarına çarptırıldı.
Halkın iradesine vurulan darbe ile katliamcı Sisi'yi destekleyen Mısır askerleri tarafından gizli bir yere götürülülen Mursi'den haftalarca haber alınamadı.
Mart 2018'de, bir İngiliz parlamento komisyonu Mursi'nin sağlık durumu hakkında uyarıda bulunup erken ölüm riski doğuran insanlık dışı tutukluluk koşullarını kınadı.
Mısır makamlarına göre Mursi, Cumhurbaşkanı seçiminden yedi yıl sonra aynı gün, 17 Haziran 2019'da tam yargılandığı sırada duruşmada bilincini kaybettikten sonra hastanede şehit oldu.
Darbeci Sisi istediğini elde ederek, hak arayan sivilleri kanlı bir yöntemle dağıttı. Sokakları kaplayan cesetler iş makineleriyle toplandı ve yakıldı. Kimse yaşanan katliamda hayatlarını kaybedenlerin gerçek sayısına ulaşamasa da en az 3 bin 500 kişinin bu katliamda şehit düştüğü belirtiliyor.
Mısır’ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ve Mısır halkının katilleri başta Abdulfettah El Sisi herhangi bir yargılamaya tabi tutulmadı. O dönemlerde Şehit Muhammed Mursi’nin “Çocuklarımız bizler için ‘onlar adamdı’ diyecekler...” cümlesi ise halen hafızalardaki yerini koruyor.
Daily Ummah