Türkiye

Bakan Tunç, "Şifa Hastanesi-14 Günlük Vahşet" belgeselinin galasında konuştu

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Gazze'de öldürülen bebeklerin, çocukların ahının o katilleri tutacağını, bu soykırımı yapanların hem öbür dünyada ilahi adalet karşısında hem de bu dünyada uluslararası hukuk önünde mutlaka cezalarını çekeceklerini söyledi.

Abone Ol

Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, "İnsanlık için Kayıt Altında İnisiyatifi" ve Al Jazeera 360 Dijital Platformu tarafından hazırlanan "Şifa Hastanesi-14 Günlük Vahşet" belgeselinin gala gösterimi, İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirildi.

Gösterim öncesi konuşan Bakan Tunç, belgeselin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

Tunç, bir asırdan bu yana Filistin'de zulmün devam ettiğini vurgulayarak, Gazze'de 7 Ekim'den beri insanlık suçu bir soykırımın yaşandığını kaydetti.

Birinci siyonizm kongresinde oluşan görüş sonrası ortaya çıkan Balfour Deklarasyonu ve bölgede bir Yahudi devletinin kurulması fikrinin şekillendiğini anımsatan Tunç, 1948'de İsrail Devleti'nin kurulmasıyla sonuçlanan süreçte Filistin'de yaşayanların topraklarından edildiğini anlattı.

Tunç, 1967'deki Arap-İsrail savaşında Filistin'in önemli topraklarının işgal edildiğini ve hala da işgal altında olduğunu belirterek, ''Bu süreç içerisinde gerek Kudüs'ün statüsünün bozulmaması, uluslararası hukuka uyulması, Birleşmiş Milletler organlarının almış olduğu kararlar ortada ama bu kararların bir tanesine bile uymayan bir devlet söz konusu." diye konuştu.

İsrail'in 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılarda yüzde 80'i kadın ve çocuklardan oluşan 40 binden fazla Filistinlinin şehit edildiğini anımsatan Tunç, "Dünyanın gözü önünde kadınlar, çocuklar katlediliyor. Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'nin bütün unsurları madde madde ihlal edilmiş durumda. Dünyanın gözü önünde bu katliam gerçekleştirilmeye devam ediliyor." ifadelerini kullandı.

Tunç, dünyanın birçok ülkesinde Filistin'in desteklendiği, İsrail'in ise lanetlendiği mitingleri gördüklerini hatırlatarak, ama maalesef uluslararası sistemi ve hukuku temsil eden kuruluşların nasıl etkisiz kaldığını da üzülerek gördüklerini söyledi.

Bakan Tunç, şöyle devam etti:

''Sayın Cumhurbaşkanımız, 'Dünya 5'ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür.' derken işte bugünlere işaret ediyor. İnsanlığın sorunlarına uluslararası sistemin çare olamadığını hep ifade ediyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısının yürütmüş olduğu, 7 Ekim'den önceki yıllarda da açmış olduğu soruşturmalar var. Ama bu soruşturmalar bir türlü davaya dönüşmüş. değil. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde İsrail aleyhine bir ceza davası maalesef açılamadı. Başsavcı tutuklama istemiyle yakalama kararı talep etti ama bu kararla ilgili maalesef ceza mahkemesinin ilgili dairesi bir karar vermedi. Uluslararası Ceza Mahkemesi başsavcısının yakalama talep ettiği bir sanık, soykırım suçlusu, ABD Kongresi'nde ayakta alkışlanabildi. İşte o soykırım suçlusunu, insanlık suçlusunu, kadın katilini, çocuk katilini ayakta alkışlayanlar insanlık tarihine bir kara leke olarak geçmiş durumda. Bu suçlara ortak olduklarını açıkça ilan ediyorlar. 7 Ekim'den bu yana da ABD'nin silah göndererek, gemilerini göndererek, o çocuk katliamına nasıl destek verdiğini hep birlikte görüyoruz."

Uluslararası Adalet Divanı'nda da Güney Afrika'nın başlattığı bir sürecin söz konusu olduğunu vurgulayan Tunç, İsrail'in, Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiği için devlet olarak orada yargılanmaya başlandığını kaydetti.

"Anadolu Ajansının elde ettiği kanıtlar, deliller her şeyi ifşa ediyor"

Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olmak için başvurduğunu anımsatan Bakan Tunç, "Tabii dosyamızda deliller bazında özellikle Anadolu Ajansının elde ettiği kanıtlar, deliller her şeyi ifşa ediyor. TRT'miz, diğer basın kuruluşlarımız, Anadolu Ajansımız... Özellikle Türkiye basını olarak bu konuda hemen hemen her gün İsrail'in zulmünü, İsrail'in işlediği suçları bütün dünyaya ifşa eden bir basınımız var. Dünyaya ifşa noktasında hem TRT World'ün hem de El Cezire'nin çok katkıları var. İnsanlık vicdanının uyanması, oradaki insanlık suçunun tarihe not düşülmesi ve aksayan da olsa yargı süreçlerine delil olarak sunulması anlamında Anadolu Ajansının canı pahasına mücadele eden kadrosu var. Katkılarından dolayı Anadolu Ajansımıza bir kez daha teşekkür ediyoruz." diye konuştu.

Bakan Tunç, Uluslararası Adalet Divanı'nın soykırımın önlenmesi adına aldığı tedbir kararlarının sonuçsuz kaldığını ve uluslararası sistemin çalışmadığını vurguladı.

Türkiye olarak Filistin'in yanında olmaya devam edeceklerini, önceliklerinin akan kanın durması olduğunu kaydeden Tunç, "İnşallah başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin Devleti'nin kurulmasına giden bir süreci Türkiye olarak seslendirmeye devam edeceğiz." dedi.

Bakan Tunç, galasını izleyecekleri belgeselin tarihe bir not düşülmesi niteliği taşıdığını, belgeselde İsrail'in nasıl bir insanlık suçu işlediğini hep beraber göreceklerini vurgulayarak, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bugün aramızda, o hastanelerde görev yapan doktorlarımız var. Oralardaki zulümleri onlar yaşadılar. Kuvözdeki bebeklerin nasıl elektriklerinin kesildiğini, karanlık odalarda nasıl can verdiğini onlar bizzat görerek yaşadılar. Biz de buradan kalbimiz sızlayarak izledik. O bebeklerin, o çocukların ahı o katilleri tutacak. Eninde sonunda tutacak. Hem öbür dünyada. İlahi adaletten hiç kaçış yok. Bu dünyada da uluslararası hukuk önünde mutlaka cezasını çekecekler. Nasıl Bosna soykırımını yapanlar yıllar sonra kurulan bir mahkemede hesap verdiler, şu anda zindanlardalar, aynı şekilde Netanyahu ve o terörist destekçileri inşallah bir gün mutlaka insanlık huzurunda cezasını çekecek. Bundan hiç şüphemiz yok."

Bakan Tunç, konuşmasından önce de Anadolu Ajansının, İsrail'in Gazze'de işlediği suçları ortaya koyan temel delil niteliğindeki "Kanıt" kitabında bulunan fotoğrafların yer aldığı sergiyi gezdi.