Hamada, Avrupa’da sürgündeyken Esed rejimi tarafından kandırılarak ülkeye döndürüldü ve sonrasında tutuklanarak kaybolmuştu.
Hamada, 2011’deki Suriye devrimi sırasında rejime karşı aktif bir şekilde mücadele etmiş ve tutuklandığında işkenceye maruz kalmıştı. Sednaya Hapishanesi’nde gördüğü işkenceleri uluslararası mahkemelerde ve insan hakları platformlarında dile getiren Hamada, Esed rejiminin işlediği insanlık suçlarının sembol isimlerinden biri olmuştu.
Rejimin istihbarat birimleri, Hamada’yı affedileceği ve ailesine kavuşabileceği vaadiyle kandırarak Şam’a dönmesini sağladı. Ancak ülkeye giriş yaptığı anda tutuklanan Hamada, Sednaya Hapishanesi’ne götürülerek bir kez daha işkenceye maruz kaldı. İnsan hakları örgütleri, Hamada’nın rejimin intikam politikasının kurbanı olduğunu ve işkence sonucu öldürüldüğünü doğruladı.
Hamada’nın öldürülmesi, rejimin muhaliflere yönelik acımasız politikalarının bir kez daha gün yüzüne çıkmasını sağladı. İnsan hakları savunucuları ve aktivistler, uluslararası toplumu rejimin işlediği suçlara karşı harekete geçmeye çağırıyor. Sednaya Hapishanesi, “ölüm fabrikası” olarak anılan ve binlerce muhalifin işkenceyle öldürüldüğü bir merkez olarak biliniyor.
Bu olay, Esed rejiminin yurtdışındaki muhalifleri kandırarak ülkeye döndürme ve ardından infaz etme stratejisini gözler önüne seriyor. Mazen Hamada’nın ölümü, rejimin baskıcı politikalarının Suriyeli muhalifler üzerindeki etkisini bir kez daha ortaya koyarken, uluslararası toplumun bu insanlık suçlarına karşı daha kararlı adımlar atması gerektiğini gösteriyor.