Osmanlı döneminde Halep, geniş bir ticaret ağına ev sahipliği yapmıştır. Şehir, doğudan gelen İpek Yolu’nun batıya uzandığı önemli bir durak noktasıydı. Osmanlı yönetimi altında Halep, sadece bir ticaret merkezi olmakla kalmamış, aynı zamanda farklı din ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir hoşgörü şehri haline gelmiştir. Şehrin mimarisi, camileri, hanları ve çarşıları Osmanlı’nın izlerini taşımaktadır. Özellikle Halep Çarşısı, Osmanlı döneminden günümüze ulaşan en önemli yapılardan biridir.
Osmanlı yönetimi, Halep’i bir eyalet merkezi haline getirmiş ve şehrin gelişimine büyük önem vermiştir. Bu süreçte Halep, sadece bir ticaret merkezi değil, aynı zamanda sanat, bilim ve eğitim merkezi olarak da öne çıkmıştır. Halep’te Osmanlı mimarisiyle inşa edilen Ulu Camii, Hüsreviye Külliyesi ve Halep Kalesi’nin restorasyonları, Osmanlı’nın bu bölgeye verdiği değerin bir göstergesidir.
1918’de Osmanlı’nın bölgeden çekilmesiyle Halep, Osmanlı idaresinden ayrılmış ve bir süre Fransız manda yönetimine girmiştir. Ancak Osmanlı döneminde kazanılan ticari ve kültürel zenginlik, Halep’in kimliğinde derin izler bırakmıştır.
Bugün Halep, tarihin ve kültürün derinliklerinde Osmanlı İmparatorluğu ile olan bağını hissettiren bir şehir olarak yaşamaya devam etmektedir. Geçmişin bu izleri, bölge halkı için gurur kaynağı olduğu kadar, uluslararası bir kültürel miras niteliğindedir.