Orta Doğu

İsrail’deki protesto liderleri ilk kez işgale dikkat çekti

İsrail’de yüz binlerce kişinin hükümetin ‘yargıya yönelik darbe’ olarak nitelene planını protesto etmek üzere gerçekleştirdiği gösterilerde 38 hafta geride kaldı. Söz konusu protestolarda Filistin meselesi ve işgal konuları gündeme gelmiyordu. Ancak protesto liderleri son yaptıkları açıklamada Binyamin Netanyahu’nun politikasını sorgulayan duyurularda bulundular.

Abone Ol

Yapılan açıklamada Netanyahu’nun barış konuşmasında samimi olmadığı ve kamuoyuna verdiği sözlerden sıyrılıp aşırı sağ tabana dönmenin bir yolunu aradığı kaydedildi.

Protesto liderleri, İsrail muhalefetinin geri kalanı gibi, İbrahim Barış Anlaşmaları’na desteklerini ifade etmekle birlikte tehlikeli sonuçları olan yeni bir ‘hile’ konusunda uyarıda bulundular. Protestoların önde gelen liderlerinden Profesör Shikma Bressler, “Netanyahu’nun hiçbir hilesi ile oyuna gelmeyeceğiz” dedi. Bressler ‘aşırı sağın gücünü artıran ve Filistinlilerle barış yolunda ilerleme olasılığını baltalayan Mesiyanik (Mesihçi) bir diktatörlük isteyenler olduğunu’ vurguladı.

Bressler’in açıklamaları dün, Netanyahu’nun dünya liderleriyle çok sayıda toplantıya katıldığı ABD gezisinden dönerken ve İsrail’in çeşitli şehirlerinde 55’ten fazla bölgede yeni gösterin düzenlediği gecenin ardından geldi. 200 bine yakın kişinin katıldığı gösterilerin yarısı Tel Aviv’de düzenlendi.

Yom Kippur arifesi

Söz konusu gösteriler, Yahudilerin oruç ve matem günü olan ve Tanrı’ya günahlarının bağışlanması ve affedilmesi için dua ettikleri Yom Kippur gününün arifesinde gerçekleştiğinden Bressler, bu değerlere odaklandı. Terörist Amiram Ben-Uliel’in serbest bırakılmasını talep eden bakanlar ve milletvekillerinin de aralarında bulunduğu siyasi liderleri hedef aldı. 2020 yılında Amiram Ben-Uliel, Batı Şeria’daki Filistin köyü Duma’da Devabişe ailesinin evini uykuları esnasında ateşe verip onları diri diri yakarak aile üyelerinden Reham, Saad ve çocukları Ali’nin (18 aylık) ölümüne sebep olmakla suçlu bulunmuştu. Saldırıdan sağ kurtulan tek aile üyesi Ahmed ise olay olduğu sırada beş yaşındaydı ve ağır yaralanmıştı. Ahmed halen fiziksel ve psikolojik tedavi görüyor.

Olayın meydana geldiği 2015’ten bu yana tutuklu bulunan Ben-Uliel, üç kez ömür boyu hapis cezası aldı ve mahkeme tarafından terörist ilan edildi. Ancak sağ kanat, Ben-Uliel’in işkence altında suçlamayı itiraf ettiğini iddia ederek affedilmesi ve serbest bırakılması için büyük bir kampanya düzenliyor. Bunu finanse etmek için 500 bin dolar toplanan bir bağış toplama kampanyasına imza attılar. Bressler konuya ilişkin şunları söyledi:

Bu hükümetin kimliğidir. Bir barış hükümeti değildir ve olamaz. Çocukları uyurken yakanlara, buna destek verenlere af yoktur. Köylerin silinmesi çağrısında bulunanlara af olamaz. Kapıyı açıp tüm bunları İsrail kamuoyunun başına getirenlerle pazarlık yapılamaz.

‘Sahte atmosfer’

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre 1973 Ekim Savaşı’nda ağır yaralanan ve iyileştikten sonra Savunma Bakanlığı’nda üst düzey görevlerde bulunan İsrail ordusunun eski generallerinden Amiram Levin, Netanyahu’nun yaydığı ve bir anda ‘barış savunucusu’ olarak ortaya çıktığı ‘sahte atmosfer’ hakkında şu değerlendirmede bulundu:

Kim Yüksek Mahkeme’yi ve demokrasinin temellerini yok etmeye çalışırsa, yalnızca kendi diktatörlük gücünü artırmak istiyor ve gerçek anlamda bir barış istemiyordur. Ülkenin anahtarlarını bir grup kötü, ırkçı ve radikal bakana verirken nasıl barış istiyor olabilir? Netanyahu, eğer her Arap ülkesiyle demokrasimize zarar gelmeyecek şekilde anlaşmaya varırsa, bunu engelleyecek olan kişilerin protesto hareketi içindeki bizler olmayacağının, aksine, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı’nda İkinci Bakan görevini üstlenen Bezalel Smotrich gibi barışa doğru ilerlemeyi engelleyen yüksek mevkiler verdiği kişiler olacağının farkında. Nitekim Riyad’la anlaşmaya varmak için Filistin Yönetimi’ne taviz verilmesine karşı olduklarını gizlemiyorlar.

Kaplan Gücü’nün açıklaması

Kaplan Gücü olarak bilinen protesto liderleri tarafından yayınlanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Netanyahu, ABD’li Yahudileri İran rejimi ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) iş birlikçileri olarak tanımladığı ABD’de ortaya koyduğu yalan kampanyasının sona ermesiyle, yargıya yönelik darbenin özünü sürdürme ve yargıç atama komitesini ele geçirme niyetini açık etti ve kendisi için birinci önemli başlık oldu. Netanyahu’nun İsrail’i tehlikeli bir diktatörlüğe dönüştürmesine ve bizi anayasal bir krize sürüklemesine izin vermeyeceğiz.

Protesto liderleri, ‘darbe yasalarının sürdürülmesini önlemek için’ Knesset (parlamento) geri dönene kadar gelecek haftalarda protestoların temposunu artıracaklarını söylediler. Ayrıca ‘her güzel şeyi yıkan ve İsrail’i bir diktatörlüğe dönüştürmek isteyenlere af olmayacağını’ vurguladılar.

Aşırı sağcı olduğu düşünülen kimliği belirsiz kişiler, Celile’de bulunan ve hükümetin planına karşı protesto faaliyetlerini temsil eden bir anıtı tahrip ettiler. Söz konusu anıtı yıkarak İsrail’in kurulduğu Bağımsızlık Bildirgesi’ni temsil eden resmi ayaklar altına aldılar ve anıtın üzerinde asılı olan İsrail bayraklarını dahi çamura buladılar. Kuzeydeki protesto liderleri açıklamalarında “Hükümet destekçileri gerçek yüzlerini ortaya çıkarıyor. Demokrasiyi yok eden ve barışa dair en ufak bir umut ışığını bile reddeden projeleri uğruna devleti ve onun simgelerini ayaklar altına almaya hazırlar” dediler.

Barış ve protesto

Hükümetin darbe planı, ‘Batı Şeria’dan çekilme ve yerleşim yerlerine dokunma kararı alan bir hükümetin kurulmasını engellemek’ amacıyla gelmesine rağmen, protesto liderlerinin şimdiye kadar barış meselesi ile protesto meselesini birbirine bağlamaktan kaçındıkları biliniyor. İsrail’in Batı Şeria’daki işgaline son verilmesi veya iki devletli çözüm çağrısında bulunan sloganların atılmasını bazen zorla engellediler. Ancak Suudi Arabistan’la normalleşme anlaşması yapılması yönündeki konuşmalar, onları hükümetin niyetini sorgulayarak ve kendi saflarındaki önde gelen liderlerin ifadelerine göre ‘İsrail’e stratejik zarar verecek bir aldatmacaya’ karşı uyarıda bulunarak barış konusunu gündeme getirmeye yöneltti.

Şark'ul Avsat