İsrail, Filistin topraklarını işgal etmeye devam ederken çocuk ve kadınlar dahil olmak üzere her gün yüzlerce Filistin vatandaşı hayatını kaybediyor. Filistin'de son yılların en büyük katliamı yaşanıyor. Ankara, ateşkesin ilanı için yoğun diplomasi trafiği yürüterek ve bölgeye insani yardım malzemeleri göndererek Filistin halkına elinden gelen desteği vermeye çalışıyor. Pakistan ve Endonezya gibi İslam ülkelerinde İsrail'i protesto eden gösteriler düzenlenirken Batılı yetkililer İsrail'e destek veriyor ve yaşanan katliamı görmezden geliyor.
Filistin yönetimiyle Sovyet Birliği döneminden itibaren yakın temas içinde olan Moskova'nın tutumu daha farklı. Moskova bir an önce ateşkesin sağlanmasını istiyor. Bölgede barışın ancak Filistin Devleti'nin kuruluşuyla mümkün olabileceğini savunarak, Birleşmiş Milletler'in (BM) Filistin Devleti'nin kuruluşunu öngören kararlarının hayata geçirilmesini talep ediyor. Diğer bir deyişle Kremlin, Filistin topraklarının İsrail tarafından tamamen işgal edilmesine ve bölgede Batı destekli tek bir devletin varlığına karşı çıkıyor. Yine Rusya’nın Hamas’ı terör listesine dahil etmediği ve liderleriyle açıkça görüştüğü de belirtilmelidir.
Ukrayna-Rusya savaşı ikinci planda
Diğer taraftan İsrail-Filistin çatışması artarak devam ederken aylardır dünya gündemini işgal eden Ukrayna konusu adeta ikinci plana itildi. Avrupa’da her yerde asılı Ukrayna bayraklarının yerini İsrail bayrakları aldı. Rusya-Ukrayna cephesinde sıcak çatışmalar devam etmesine rağmen Batı'dan yardımların devam edip etmeyeceği konusu gündemde.
Sonbaharın gelmesiyle kara harekatının azalmasının ve Batı'nın büyük desteğine rağmen Ukrayna'nın cephede istenen neticeyi alamamasının da bu tartışmaların yapılmasında etkisi büyük. Yine Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin süregelen talepleri ve Polonya gibi en büyük destekçileriyle bile sorun yaşaması, Batı’da Ukrayna’ya gösterilen desteğin sorgulanmasına neden oluyor. Kaldı ki Avrupa ülkeleri de ekonomik açıdan en iyi yıllarını geçirmezken yaklaşan kış aylarında da eskisine göre daha pahalı gaz kullanacaklar. Önümüzdeki yıl Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) başkanlık seçimlerinin yapılacak olması ve Ukrayna’ya yardım meselesinin de adaylar arasında muhtemel tartışma konularından biri olması da "Ukrayna'nın geleceğini" belirsiz kılıyor.
Tüm bunların farkında olan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, şimdiden Ukrayna’ya verilen desteğin azalmasından endişe duyduklarını dile getirdi. Rus yetkililere göre ise Ukrayna’daki mevcut askeri teknolojilerin bile bir kısmı şimdiden İsrail’e gönderiliyor. Kaldı ki 2023 yılının başında tam tersine İsrail’deki Amerikan silahlarının bir kısmı Ukrayna’ya aktarılmıştı. Batı’nın Ukrayna’dan sonra "koruması ve güvenliğini sağlaması" gerektiği bir ülke daha var. Dolayısıyla her ne kadar ABD Başkanı Joe Biden, ülkesini "tarihin en büyük devleti" olarak nitelendirse de Ukrayna’ya verilen desteğin azalması kuvvetle muhtemeldir. Ukrayna’da sonun başlangıcı şimdilik görünmüyorsa İsrail-Filistin cephesinde de çatışmaların kısa sürede sonlanması ne yazık ki beklenmiyor. Hatta Zelenskiy, Ukrayna vatandaşlarını İsrail'in yaptığı gibi savaş şartlarında yaşamaya alışmaya davet etti. Bununla birlikte kendisi de bunun ancak Batı'nın desteği devam ettiği takdirde olabileceğinin farkındadır.
Batı, Ukrayna üzerinden mümkün olduğu kadar Rusya’yı zayıflatmaya, hatta uluslararası kamuoyuna Rusya’nın gücünü sorgulatmaya çalışırken kendisi de aynı duruma düşüyor. Diğer bir deyişle Moskova Ukrayna’da büyük harcamalar yaparken Ukrayna'ya ve İsrail’e yapılan yardımlar da Batı’ya pahalıya mal oluyor.
Rusya'nın söylemi güçleniyor
Ayrıca Rus yetkililer Hamas'ın İsrail saldırısını ABD’nin "güvenlik zafiyeti" ve "yıllardır inşa ettiği Orta Doğu politikasının başarısızlığı" olarak görüyor. Diğer bir deyişle Batı'nın "Rusya’nın 3 günde almayı planladığı Kiev'i aylardır alamadığı" tezine karşı geliştirilen Moskova'nın "Tüm dünyanın desteğini alan Ukrayna’nın hiçbir ilerleme kaydetmediği" tezine "ABD’nin en fazla önem verdiği Orta Doğu’da her açıdan başarısız olduğu" cümlesi de eklenmiş oldu. Genel olarak Orta Doğu'da yeni bir krizin yaşanması, bu krizin Batı'nın dikkatini dağıtması, askeri ve mali varlıklarının bir kısmının gerekirse Ukrayna'dan buraya yönlendirilmesi şüphesiz Moskova’nın işine yarıyor.
İsrail’in saldırılarında binlerce sivil vatandaşın hayatını kaybetmesi, İsrail’in Gazze halkının hayatta kalmasını sağlayan asgari ihtiyaçlara ulaşmasını engellemesi, Batı’nın tüm bu bunlara sessiz kalması Ukrayna dahil farklı coğrafyalarda yürüttüğü "demokratik değerler, hukuk, insan hakları mücadelesinin" gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koydu. 200 yıl önce yaşayan Rus yazar ve bestecilerin eserlerini yasaklayan, Rus sporcularını uluslararası yarışmalardan meneden Batılı ülkeler, İsrail'in yaptıklarını görmezden geldiği gibi Almanya’daki Filistinli yazarın ödül törenini iptal ederek Filistin vatandaşlarını cezalandırıyor. Bu husus da şüphesiz Kremlin tarafından kullanılacak ve çeşitli uluslararası platformlarda dile getirilecektir.
ABD’nin ve genel olarak Batı’nın Ukrayna’ya verdiği desteği bir anda kesmesi şüphesiz beklenmiyor. Ancak ister Orta Doğu'daki gelişmelere bağlı ister tamamen bunlardan bağımsız olsun özellikle Ukrayna'nın cephede ciddi hiçbir başarı elde etmediği takdirde bu desteğin uzun yıllarca devam etmeyeceğini de tahmin etmek mümkün. Dolayısıyla ABD'nin, Ukrayna krizinde yeni bir formül arayışına girmesi, bu bağlamda Volodimir Zelenskiy’i Moskova ile anlaşma yolları aramaya itmesi şaşırtıcı olmayacak. 2024’te ABD’de yapılacak başkanlık seçimleri ve sonuçları da bu bağlamda büyük önem arz ediyor.
Diğer taraftan Rusya’nın Orta Doğu'daki yeni gelişmelerle ilgili yaklaşımı ve Filistin Devleti'nin kuruluşunu desteklemesi şüphesiz Rusya-İsrail ilişkilerini olduğu gibi Moskova’nın bölge ülkeleriyle münasebetlerini de etkileyecek. İsrail, Ukrayna’ya doğrudan yardım göndermeyerek Rusya-Ukrayna meselesinde tarafsız kalmaya çalışmıştı. Hatta bu tutumdan dolayı İsrail gerek Ukrayna gerekse de Batı tarafından suçlanmıştı. Ancak son gelişmelerle ilgili Moskova’nın açıklamaları, son yıllardaki Rusya-İsrail yakınlaşmasının sonlanacağına ve tam tersine Moskova’nın Arap ülkeleriyle işbirliğinin pekişeceğine işaret ediyor. Dolayısıyla Orta Doğu'da da zaten var olan Rusya-Batı mücadelesi daha da derinleşecektir.