İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), İsrail'in Gazze'nin 2.2 milyonluk nüfusunun hayatta kalması için gerekli olan temel malzemelerin engellenmesinin, Hamas'ın saldırılarına karşılık Gazze'deki sivillerin kolektif cezalandırılması anlamına geldiğini rapor etti. Bu durum, özellikle çocukların da aralarında bulunduğu sivil halkı olumsuz etkileyen geniş çaplı kısıtlamaların bir parçası olarak görülüyor.
Al-Haq, Al Mezan ve Filistin İnsan Hakları Merkezi gibi insan hakları örgütleri, İsrail'in Gazze'deki eylemlerini "soykırım" olarak nitelendirerek Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (ICC) dava açtı. Bu dava, İsrail'in Gazze'ye yönelik sürekli saldırılarının "acil dikkat" gerektirdiğini vurguluyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi de, 13 Nisan 2021'e kadar olan ve bu tarihten sonraki tüm iddia edilen uluslararası insani hukuk ihlallerini ve uluslararası insan hakları hukuku ihlallerini ve suistimallerini araştırmak üzere bir komisyon görevlendirdi.
BM İnsan Hakları Konseyi'nin son oturumunda, altı gün süren İsrail-Gazze çatışması birçok devlet ve bir sivil toplum kuruluşu tarafından ele alındı. Toplantı, çatışmayı tartışmak için bir platform haline geldi.
Ayrıca Gazze'deki abluka, Amnesty International tarafından illegal ve insanlık dışı olarak nitelendiriliyor. Tek elektrik santralinin yakıt sıkıntısı nedeniyle kapanması, Gazze Şeridi'nde tuzağa düşmüş 2.2 milyon insan için zaten umutsuz bir insani krizi daha da kötüleştirecek ve İsrail'in gerçekleştirdiği yoğun bombardıman kampanyası sonucunda en az 1,350 kişinin ölümüne ve 6,000'den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu.
Bu raporlar, İsrail'in saldırılarının, sivil halkın insan hakları üzerindeki etkisi nedeniyle uluslararası denetim ve hukuki meydan okumalara konu olduğu karmaşık ve ciddi bir durumu gösteriyor.