İsrail 7 Ekim'den bu yana soykırım ve işgalin ortasındaki Gazzelilere karşı savaş suçları ve hak ihlalleri gerçekleştirmeye devam ediyor. Kadınlar, çocuklar ve genç erkekler de dahil olmak üzere hiçbir sivil İsrail'in bu ihlallerinden kurtulamıyor.
Gazze'ye yönelik acımasız ve canice saldırının başlangıcından bu yana İsrail işgali, özellikle Gazze'de binlerce insanımızı tutukladı ve Negev Çöl Cezaevi, Ofer Askeri Cezaevi ve Sde Teiman Askeri Cezaevi de dahil olmak üzere İsrail hapishanelerine nakletti. Bu arada Gazze yakınlarında bulunan Sde Teiman Cezaevi, uluslararası insan hakları kurumları tarafından tanınan resmi İsrail cezaevleri arasında değil.
İsrail ordusu yüzlerce kişiyi tutukladı ve onları her türlü işkencenin yapıldığı, eller ve bacakların kırıldığı şiddetli dayakların atıldığı ve çok sayıda mahkumun idam edildiği Sde Teiman Askeri Cezaevi'ne nakletti.
Aralık ayının başında, Sde Teiman Cezaevi'ndeki gerçekler ve insan hakları ihlalleri cezaevinde görev yapan İsrailli doktorlardan bazılarının bilgileri sızdırmasıyla ortaya çıkmaya başladı. Uluslararası insan hakları raporlarına ve uluslararası medyada yer alan haberlere göre, bu bilgiler özellikle Gazzeli tutuklulara yönelik uygulamaları ve işkenceleri doğruluyordu. Belgeler İsrail askerlerinin Gazzeli tutukluları kasıtlı olarak aşağıladığını, ruh sağlıklarını bozduğunu ve tüm uluslararası sözleşmeleri ve insani normları ihlal eden etik dışı davranışlara zorladığını gösteriyordu.
Gazze'den serbest bırakılan tutukluların ifadelerine göre, işgal güçleri onları soydu ve İsrail ordusuna bağlı polis köpekleri tarafından korkunç ve korkutucu cinsel istismara maruz bıraktı. İsrail, tutuklulara karşı her türlü işkence ve dayağı uyguladı, onları uykudan mahrum bıraktı, hapishane bahçesinde onlarca saat çıplak tuttu, ayrıca kıyafet, temizlik malzemeleri, saç kesimi gibi ihtiyaçlarını gidermelerine ve hatta uyumalarına bile izin vermedi.
Çeşitli uluslararası ve yerel insan hakları örgütleri tarafından cezaevindeki ihlal ve işkencelerle ilgili çok sayıda raporun yayınlanmasının ardından İsrail, güvenlik kurumları aracılığıyla, uluslararası toplum nezdinde kendilerini ve kurumlarını etkileyen zararı hafifletmek için çalışmaya başladı. Sözde İsrail Yüksek Askeri Mahkemesi, imajlarını düzeltmek amacıyla cezaevini kapatma, gözaltı ve soruşturma merkezi olarak tutma ve tüm tutukluları diğer İsrail cezaevlerine nakletme kararı aldı.
Sde Teiman Cezaevi'nin ve Negev ve Ofer gibi diğer cezaevlerinin açılmasından bu yana İsrail, Uluslararası Kızılhaç gibi insan hakları kurumlarının ve avukatların Gazze'den gelen tutukluları ziyaret etmelerini engellemeye karar verdi. Ayrıca İsrail hiçbir tarafın cezaevlerindeki tutuklu sayılarını, isimlerini veya hangi koşullarda yaşadıklarını öğrenmesine izin vermedi.
Batı Şeria ve Kudüs'ten 9 bin kişi hala İsrail hapishanelerinde
Tüm bunlara rağmen, Filistin'deki insan hakları kurumları tutukluları ziyaret etme girişimlerini sürdürdü. Birkaç avukat her türlü işkence ve dayağa maruz kalan az sayıda tutukluyu ziyaret etmeyi başardı. Ancak İsrail, cezaevi yönetimine yaptıkları taleplere rağmen avukatların ziyaretlerini engellemek için engeller koymaya devam etti.
Tüm bu uygulamalara ve suçlara rağmen İsrail, Gazze'den çok sayıda tutukluyu hala elinde tutuyor ve tüm uluslararası sözleşmeleri ve insani yasaları hiçe sayarak tutukluları öldürmeye ve istismar etmeye devam ediyor. Saldırıları ve İsrail hapishanelerindeki Filistinli tutuklulara işkenceyi durdurmak için uluslararası baskı yapılması gerekiyor, zira İsrail bu baskının eksikliğinden faydalanıyor.
Filistin'deki insan hakları kurumları, serbest bırakılan mahkumların ve tutukluların ifadeleri aracılığıyla mahkumlara karşı işlenen suçları belgeledi ve ifadelerin yemin altında verilmesini sağladı. Böylelikle işlenen tüm işkence ve cinayet suçları işgal hükümetini, askerlerini ve memurlarını uluslararası kurumlar ve mahkemeler önünde sorumlu tutmak üzere kayda geçirilmiş ve belgelenmiş oldu.
Gazze'den binlerce, Batı Şeria ve Kudüs'ten ise 9 binden fazla kişinin işgal hapishanelerinde tutulduğu ve onlarca şehit cenazesinin hala işgalci İsrai'in elinde olduğu bildiriliyor.
[Raed Mohammed Mahmood Amer, Filistinli Mahkumlar Derneğinin başkanıdır.]
* Makalelerdeki fikirler, yazarına aittir ve Daily Ummah'ın editoryal politikasını yansıtmayabilir.