İsrail’in bu haritayla, 1948’deki kuruluş sınırlarının ötesine geçerek, komşu ülkeleri de içine alan geniş bir İsrail devleti vizyonunu sergilediği ifade edildi. Bu durum, özellikle bölgedeki Arap devletleri tarafından, İsrail’in yayılmacı ve işgalci politikalarının bir yansıması olarak görüldü.
Katar Dışişleri Bakanlığı, yayımlanan haritayı şiddetle kınadığını belirterek, bu tür haritaların “uluslararası meşruiyet kararlarını savunma” anlamına gelmediğini ve bu tür provokasyonların bölgede daha fazla istikrarsızlık yaratma potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Bakanlık, Filistin’in toprak bütünlüğüne olan bağlılıklarını ve İsrail’in bu tür eylemlerinin Arap ülkelerinin birleşik bir şekilde tepki göstermesine neden olacağını belirtti.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) de haritayı “işgalin genişletilmesine yönelik ortak bir girişim” olarak nitelendirerek, bu tür adımların, uluslararası hukuku ihlal ettiğini vurguladı. BAE, bölgedeki yerleşim alanlarının genişlemesinin, barış ve güvenlik için ciddi tehdit oluşturduğunu ve uluslararası toplumun bu tür eylemlere karşı daha sert bir tutum alması gerektiğini söyledi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı ise, İsrail’i “işgalini genişletmek” ve devlet egemenliğini ihlal etmekle suçlayarak, bölgesel güvenlik ve istikrarın tehdit altında olduğunu belirtti. Suudi yetkililer, bu tür adımların Arap dünyasında birliği ve işbirliğini zayıflatmaya yönelik olduğunu ifade etti.
Arap dünyasında bu tür tepkilerin ardından, İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı uluslararası hukuk çerçevesinde daha güçlü ve birleşik bir tepki verilmesi gerektiği vurgulandı. Körfez ülkeleri, İsrail’in bu tür provokasyonlarının Filistin davasına verdiği zararı ve Arap ülkeleri arasındaki dayanışmayı yok etmeye yönelik olduğunu belirtiyor.