Orta Doğu

Lübnan, kitlesel yerinden edilme kriziyle karşı karşıya

Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonunun (IFRC) Lübnan'daki Operasyon Sorumlusu Lotte Ruppert, İsrail'in havadan ve karadan saldırılarını sürdürdüğü ülkedeki durumun insani yardım ve sağlık hizmetleri gibi alanlarda günden güne kötüye gittiğini, kitlesel yerinden edilme kriziyle karşı karşıya olduklarını bildirdi.

Abone Ol

Ruppert, İsrail'in saldırdığı Lübnan'daki insani durum ve sağlık hizmetlerinde karşılaştıkları zorluklara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Lübnan'da çok kötü bir durum yaşandığının altını çizen Ruppert, "Geçen aydan bu yana saldırılarda ciddi bir artış gördük ve ülkedeki genel durum gerçekten kötüye gitti. Saldırılarda 2 binden fazla kişinin öldüğünü ve 10 binden fazla kişinin yaralandığını biliyoruz. Bunlara çok sayıda sivil, sağlık çalışanı ve çocuk da dahil. Bu nedenle şiddetin bu şekilde tırmanmasından çok endişeliyiz." dedi.

Ruppert, Lübnan otoritelerine göre, saldırılar nedeniyle 1 milyondan fazla kişinin yerinden edildiğine dikkati çekerek, bunların yaklaşık 3'te 1'inin çocuk olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

Birçok kişinin sığınacak yer aradığını dile getiren Ruppert, "Lübnan'da kitlesel bir yerinden edilme kriziyle karşı karşıyayız. Çok sayıda insan artık aileleriyle, komşularıyla veya arkadaşlarıyla birlikte kalıyor. Ayrıca ülkede çok sayıda geçici barınak da var ancak bu sürdürülebilir bir durum değil ve birçok insan umutsuzca desteğe ihtiyaç duyuyor." diye konuştu.

Ruppert, Lübnan’a her gün saldırılar düzenlendiğini, bunların çoğunlukla ülkenin ve Beyrut'un güneyinde yaşandığını söyledi.

Ülkede huzursuzluğun hakim olduğuna işaret eden Ruppert, "Kızılhaç olarak insani desteğimizi iletiyoruz ancak her şeyden önce şiddetin durmasına ihtiyaç duyduğumuzu çok net biliyoruz çünkü durum çok endişe verici ve son bir aydır devam ediyor. Bu yüzden tüm aktörleri durumu yatıştırmaya ve uluslararası insani hukuka saygı göstermeye çağırıyoruz." diye konuştu.

"Tedarik zincirimiz açısından da gerçekten etkileniyoruz"

Ruppert, saldırıların devam eden insani yardım çalışmalarını da etkilediğini kaydederek, Lübnan Kızılhaçının ülkedeki ambulans hizmetlerinin birincil sağlayıcısı olmasına rağmen özellikle çatışma bölgelerinde bu hizmeti vermesinin giderek daha da zorlaştığının altını çizdi.

İnsani yardım görevlileri ve gönüllü yardımseverlerin can güvenliğinin önemli olduğunu söyleyen Ruppert, bu konuda giderek artan zorluklarla karşılaştıklarını ve bazı Kızılhaç gönüllülerinin yaralandığını belirtti.

Ruppert, "Şimdiye kadar Lübnan'ın tamamında faaliyet gösterebildik ancak bu daha da zorlaşıyor. Bunun da ötesinde tedarik zincirimiz açısından da gerçekten etkileniyoruz çünkü ülkeye çok fazla ürün getirmemiz gerekiyor. Yeterli ilaç, gıda ve temel ihtiyaç malzemesinin bulunduğundan emin olmak istiyoruz ancak Suriye ile Lübnan arasındaki ana sınır kapısına yakın zamanda bir saldırı oldu. Bu, Kızılhaç gibi yardım kuruluşlarının insani yardım malzemelerini ithal etmesini zorlaştırıyor. Bu, kesinlikle insani yardım ulaştırma yeteneğimizi etkiliyor." diye konuştu.

"Ülke genelinde çok gergin bir sağlık sistemi görüyoruz"

Lübnan'da bulunan sağlık tesislerindeki durumun çok dramatik olduğuna işaret eden Ruppert, ülkenin özellikle güneyinde çok sayıda sağlık tesisinin yıkıldığını ve bazılarının kapanmak zorunda kaldığını dile getirdi.

Ruppert, güneyde faaliyet gösteren yaklaşık 100 sağlık ocağının tehlikeli durum nedeniyle kapanmak zorunda kaldığına dikkati çekerek, "Ülke genelinde çok gergin bir sağlık sistemi görüyoruz. Artan hasta sayısına hizmet sağlamakta zorluk çekiyor. Şu anda ülkenin farklı bölgelerinde bulunan 1 milyondan fazla insan kitlesel olarak yerinden edildi ve hepsinin sağlık hizmetlerine erişmesi gerekiyor. Sağlık tesisleri üstünde her türlü sağlık hizmetini sunma konusunda artan bir baskı var." dedi.

Lübnan'da yaşananların nereye varacağını tahmin etmenin çok zor olduğuna işaret eden Ruppert, yaşananların her halükarda uzun bir krize neden olacağını öngördüklerini söyledi.

Ruppert, "İnsanların evlerine geri dönebilmelerini sağlamak için hükümetten ve tüm insani aktörlerden büyük bir çaba gerekecek. Bu yüzden en iyi senaryoda bile ihtiyaçlar çok büyük olacak. Hayat kurtaran çalışmalarımızı sürdürebilmek için Türkiye hükümeti dahil tüm hükümetlerin uluslararası dayanışmasına ve desteğine gerçekten güveniyoruz." diye konuştu.