Türkiye

Mavi Marmara Şehitleri'ni tanıyalım

Abone Ol

Gazze’de milyonlarca insanın en doğal hakkı olan yaşama hakkına kastediliyor ve yüz binlerce kişi haksız ve hukuksuz şekilde hapishanelerde mahkum ediliyordu. Yaşanan hukuksuzluğu dünya kamuoyuna duyurmak amacıyla uluslararası camiadan birçok vicdan sahibiyle birlikte büyük bir organizasyon düzenlendi.

Gazze’ye insani yardım götürmek amacıyla yola çıkan ve sadece yardım gönüllüleri ile insani yardım malzemesi taşıyan Gazze Özgürlük Filosu, 31 Mayıs 2010 günü, uluslararası sulardayken İsrail askerlerinin hukuk dışı saldırı ve müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. Bu saldırı esnasında ve devam eden süreçte 10 insani yardım gönüllüsü hayatını kaybetti, 56’sı ağır yaralandı. Filo katılımcıları hiçbir yasal dayanak olmaksızın hapsedildi, yaralılara kelepçe takıldı, bazı yaralılar günlerce hücrelerde alıkonuldu ve kendilerine işkence ve kötü muamelede bulunuldu. Filo katılımcılarının tamamı kötü muameleye maruz bırakıldı, hapsedildi, şahsi eşyalarına el konuldu ve gemilere çeşitli maddi zararlar verilerek birçok haksız uygulama yapıldı.

10 şehidimizi tanıyalım

Uğur Süleyman Söylemez

Uğur Süleyman Söylemez 1963 yılında Ankara’da doğdu. Serbest meslek mensubu olan Söylemez, 2010 yılının Mayıs ayında Gazze’ye insani yardım götüren filodaydı. Mavi Marmara saldırısının hemen ardından Uğur Süleyman Söylemez’in ismi gemide hayatını kaybedenler arasında geçti ancak daha sonra yaralılar arasında olduğu ve başından aldığı bir kurşunla ağır yaralandığı tespit edildi. 4 yıldır Ankara'da komada olan Uğur Süleyman Söylemez ağabey bugün Ankara'daki evinden şehitler kervanına katıldı. Türkiye’ye getirildikten sonra diğer iki ağır yaralı ile birlikte Ankara Atatürk Araştırma Hastanesi’ne sevk edilen Uğur Süleyman Söylemez, burada sekiz ay boyunca yoğun bakımda tedavi gördü. Tedavisinde gelişme sağlanamayan Söylemez, sekiz ayın sonunda evde bakılmak üzere hastaneden çıkarıldı. Ticaretle uğraşan Uğur Süleyman Söylemez, Tuğba Söylemez ile evli ve Ahmet (1988), Zeynep Kübra, (1991) ve Fatma (1997) adlarında üç çocuk babası. Organize ettiği çeşitli sosyal etkinliklerle ihtiyaç sahipleri için insani yardım çalışmalarında bulunan Söylemez, verdiği sözde duran, güvenilir ve insani konularda hassas biri olarak tanınıyor. Tuğba Hanım eşinden bahsederken, “Onun her zaman Filistin’e yönelik özel bir ilgisi vardı.” diyor.

Cevdet Kılıçlar

Filoya katılanların doldurduğu iletişim formunda yardım edebileceğiniz alanlarla ilgili kısmı “ ne iş olsa yaparım” diye doldurmuştu en son. İnsanlık uğruna ne iş olsa yapmak üzere yola çıktı.

Cevdet Kılıçlar, insani yardım görevlisi. Gazze’deki ambargoyu kaldırmak ve insani yardım götürmek için düzenlenen filonun içindeki Mavi Marmara gemisinde basın odasında çalışıyordu. Özgürlük filosuna İsrailliler tarafından açılan ateş sonucu şehit oldu. Cevdet Kılıçlar 1972 yılında Kayseri’de doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu. Üniversitede okurken lise yıllarında tanıştığı Derya Hanım’la evlendi. Gülhan (15) ve Erdem (13) isimli iki çocukları oldu. Üniversiteden sonra uzun süre gazetecilik yaptı. Yüksek lisansını yapmak üzere Almanya’ya gitti ve tekrar İstanbul’a döndü. Bir dönem Vakit gazetesinde çalıştı. 2008 yılında İHH’da çalışmaya başlayan Cevdet Kılıçlar İHH gönüllüsü olarak çeşitli ülkelere gitti, pek çok bölgeyi gözlemledi ve gözlemlerini elinden hiç bırakmadığı fotoğraf makinesinden bizlere aktardı. Çok istemesine rağmen işlerin yoğunluğu nedeniyle 2009 yılında Gazze’ye giden konvoya katılamayan Kılıçlar Gazze ambargosunu kaldırmak ve insani yardım götürmek için organize edilen filoya büyük bir istekle katıldı. Filoya katılanların doldurduğu iletişim formunda yardım edebileceğiniz alanlarla ilgili kısmı “ ne iş olsa yaparım” diye doldurmuştu en son. İnsanlık uğruna ne iş olsa yapmak üzere yola çıktı. 31 Mayıs 2010 Pazartesi günü sabah namazı vaktinde insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından düzenlenen korsan saldırıda fotoğraf çekerken şehit edildi. Yanında olanlar Kılıçlar’ın “Allah rızası için boş bırakmayalım” diyerek güverteye koştuğunu ifade ettiler. Kendisi görev alanını boş bırakmadı. Saldırıyı görüntülemek üzere fotoğraf çekerken alnından vuruldu. Yunan gönüllü Dimitris Plionis, “Mavi Marmara, elektronik savaşa rağmen, bir Türk gönüllünün kullandığı son model cihazlarla saldırıdan yarım saat sonraya dek görüntü gönderdi.” diyor. O İsrail’in kural tanımaz baskınını tüm dünyaya gösterebilmek için son anlarına kadar uğraştı. Mavi Marmara gemisinde şehit düşen 9 gönüllü, adli tıpta otopsiye alınmış, ancak naaşlarda bulunan 30 kurşundan birinin ne olduğu anlaşılamamıştı. Bugüne kadar görülmeyen bu tek kurşun, gazeteci Cevdet Kılıçlar’ın alnının ortasından girmiş ve saçmalar dağılmadan kafatasının içinde kalmıştı. O kurşunun kapı kırma silahı olarak bilinen “Shotgun” ile atıldığı belirlendi. Merminin adı, ateşli silahlar literatüründe “Bean Bag” yani “Fasülye Kesesi” olarak geçiyor. Özellikle Amerikan ve İsrail polisi, toplumsal olaylarda bu mermiyi kullanıyor. Vücuda isabet ettiğinde yaptığı tahribat haftalarca geçmeyen “Bean Bag”, kafaya isabet ettiğinde ise öldürücü oluyor!

Necdet Yıldırım

31 Mayıs 2010 Pazartesi günü sabah 04.00 sularında insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından düzenlenen saldırıda arkadaşlarına yardım etmek için geminin üst güvertesine çıktı. İsrail’in insani yardım gemisini durdurmaya yönelik kullandığı gerçek kurşunlarla hayatını kaybetti.

Uluslararası sularda Filistin’e yardım götüren filoya düzenlenen korsan saldırının kurbanlarından biri Necdet Yıldırım. 15 Ağustos 1978 yılında İstanbul’da doğdu. Aslen Malatyalı olan Yıldırım, ilk ve orta öğrenimini İstanbul’da tamamladı. 2005 yılında İHH İnsani Yardım Vakfı’nın Eczane Bölümü’nde çalışmaya başladı. 2007 yılında Refika Hanım ile evlendi. Çiftin Melek isimli iki yaşında bir kız çocukları var. Başakşehir’deki iki buçuk yıllık komşuları Necdet Yıldırım’dan “her zaman güler yüzlü, sakin, sabırlı ve çok merhametli biri” olarak söz ediyor. Ailesi tarafından da merhametli, güler yüzlü ve bir sabır abidesi olarak tanımlanan Necdet Yıldırım, iş arkadaşları tarafından da çok seviliyordu. İşi gereği Çorlu’ya taşınan Yıldırım, Gazze ambargosunu kaldırmaya yönelik yardım konvoyuna gönüllü olarak katıldı. 31 Mayıs 2010 Pazartesi günü sabah 04.00 sularında insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından düzenlenen saldırıda arkadaşlarına yardım etmek için geminin üst güvertesine çıktı. İsrail’in insani yardım gemisini durdurmaya yönelik kullandığı gerçek kurşunlarla hayatını kaybetti.

İbrahim Bilgen

Ömrünü hayır işlerine adayan Bilgen, fakir evlerinin elektrik tesisatlarında yardım için ilk kapısı çalınanlardandı. Ücret tekliflerini “hayır duanız yeter” diyerek kabul etmezdi. Her nerede insanlık adına bir etkinlik olsa İbrahim Bilgen varlığıyla oradaydı.

İbrahim Bilgen, 02 Mart 1949 doğumlu. Gazze’ye insani yardım götürecek olan filoya Siirt’ten katıldı. Filoya katılan gönüllülerin doldurması için hazırlanmış olan iletişim formunda, “Bu organizasyona herhangi bir kurum ya da grubu temsilen mi katılıyorsunuz?” sorusunu “bireysel” olarak cevaplamıştı. İsrail’in uluslararası sularda insani yardım gemisine yaptığı saldırıda hayatını kaybetti İbrahim Bilgen. Gönüllü bir birey olarak Gazze’ye insani yardım götürecek geminin içinde yer alıyordu sadece. İnsani yardım filosuna gönlüyle dahil olmuştu. İbrahim Bilgen doldurduğu bilgi formunda gemide ihtiyaç duyulduğunda başvurulabilecek yetenekleri kısmında kendisinin elektrik ve tesisat işlerinde yardımcı olabileceğini belirtmişti. Gazze’ye vardığında evlerinde elektriği, suyu olmayan insanlara faydasının dokunacağını düşünmüştü. Ömrünü hayır işlerine adayan Bilgen, fakir evlerinin elektrik tesisatlarında yardım için ilk kapısı çalınanlardandı. Ücret tekliflerini “hayır duanız yeter” diyerek kabul etmezdi. Her nerede insanlık adına bir etkinlik olsa İbrahim Bilgen varlığıyla oradaydı. “Filoya neden katılmak istiyorsunuz, en fazla 200 kelimede belirtiniz.” kısmını ise, iki kelimeyle doldurmuş İbrahim Bilgen İNSANİ YARDIM.

Furkan Doğan

Filistin’de zorluklar içinde yaşayan insanlara yardım götüren Mavi Marmara gemsine İsrail askerinin saldırısı sırasında ateş seslerini duyan Furkan, önündeki kâğıda şöyle yazmıştı: “Şahadet şerbetine son saatler. Var mı daha güzel şey? Varsa o da sadece annemdir.”

Furkan Doğan, 20 Ekim 1991 yılında New York’ta doğdu. Kayseri Özel Hisarcıklıoğlu Lisesi son sınıf öğrencisiydi. Filistin’e yardım filosuna Kayseri’den katıldı. Furkan Doğan, İnsani Yardım filosunda sivillerin yer aldığı Mavi Marmara gemisinde İsrail askerleri tarafından vurularak 19 yaşında hayatını kaybetti. 1,5 metreden dört kurşun yüzüne bir kurşunda göğsüne isabet ettirilmişti. Furkan, genç yaşta kendi varlığının hayırlara vesile olması için çıkmıştı bu yolculuğa. Babası acısını yüreğine gömerek “Pişmanlığımız, keşkemiz yok. Çocuğumuz güzel bir yolda şehit oldu. Biz de şehit babası olduk. Hayırlı gelişmelere vesile olacak.” diyerek anlamlandırıyor oğlunun vefatını. Furkan’ın ağabeyi Mustafa Doğan, İstanbul’daki cenaze namazında “Biz İsrail’in gemileri ve yolcuları alıkoyacağını veya geri çevireceğini düşünüyorduk ama böyle insanlık dışı bir şey yapacağını tahmin etmiyorduk. Kardeşim Filistinliler için şehit oldu. Onlar için canımız feda olsun. Furkan şimdi İstanbul’da; İstanbul'un fethine katılan şehitlerle birlikte dua ediyorlar.” diyerek belirtti duygularını. Filistin’de yaşayan ve acı çeken insanlara yardım götüren Mavi Marmara gemsine İsrail askerlerinin saldırısı sırasında ateş seslerini duyan Furkan, önündeki kâğıda şöyle yazmıştı: “Şahadet şerbetine son saatler. Var mı daha güzel şey? Varsa o da sadece annemdir. Ama ondan ben de emin değilim. İkisinin kıyası çok zor. Şahadet mi, annem mi? Salon boşaldı. Şu ana kadar olmayan ciddiyet bir anda herkesi kapladı…” İsrail, elindeki tek silahı bir kalem ve bir kâğıt olan 19 yaşındaki Furkan’ı hedef aldı. Masum bir çocuğu…

Fahri Yaldız

Fahri Yaldız, filo katılım formunda yardımcı olabileceği alanları, elektrik, arama-kurtarma, itfaiye olarak belirtmişti. Fahri Yaldız yolculuğa çıkmadan önce sevenleriyle, yakın dost ve akrabalarıyla görüşmüş ve onlardan helallik istemişti. Ailesiyle çektirdiği aile fotoğrafı son fotoğrafı oldu.

1967 yılında Adıyaman’ın Besni-Başlı köyünde doğan Fahri Yaldız beş erkek kardeşin en büyüğü idi. Küçük yaşta babasını kaybeden Fahri Yaldız ailesinin sorumluluğunu üstlenerek küçük yaşlardan itibaren çalışıp annesine ve kardeşlerine baktı. Yetim olarak büyüyen Yaldız, Filistin’deki yetimlere yardım götürmek için Filistin’e yardım filosuna katıldı. Adıyaman Belediyesi’nde itfaiye personeli olarak çalışan Fahri Yaldız, ufak çaplı kadayıf ve yufka imalathanesi sahibiydi. İmalathanesinden elde ettiği gelirin bir kısmını hayır işleri için kullanan Yaldız, İHH’nın organize ettiği “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” kampanyasına destek olmak için Adıyaman’da bir kermes düzenlemiş ve hayırsever vatandaşların yardımlarını toplayarak filoya katılmıştı. Fahri Yaldız, filo katılım formunda yardımcı olabileceği alanları, elektrik, arama-kurtarma, itfaiye olarak belirtmişti. Fahri Yaldız yolculuğa çıkmadan önce sevenleriyle, yakın dost ve akrabalarıyla görüşmüş ve onlardan helallik istemişti. Ailesiyle çektirdiği aile fotoğrafı son fotoğrafı oldu. Adıyaman’dan Antalya’ya uğurlanırken otobüse binmeden önce annesinden kendisine sıkıca sarılmasını istemiş ve “Hakkını helal et!” diyerek ayrılmıştı. İsrail’in insani yardım filosunda yer alan Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden Fahri Yaldız geride dört erkek evlat bıraktı.

Çetin Topçuoğlu

Filistin’e yardım filosuna katılım için hazırlanan formda yer alan “Bu kampanyaya ne kadar destek verebilirsiniz?” sorusunu “Gücümüzün yettiği yere kadar” yazarak cevaplamıştı. Yardımcı olabileceği alanları, “eğitmen, ilkyardım, spor, organizasyon” olarak sıralamış, filoya neden katılmak istediği sorusuna ise “Topal karınca misali safımızın belli olması için” diyerek yanıtlamıştı.

1956 yılında Adana’da doğdu. 1979 yılında Çukobirlik’te memur olarak işe başlayan Cetin Topçuoğlu 1998 yılında emekli oldu. İki yıl Adana Demir Spor’da amatör olarak futbol oynadı. 1973 yılında tekvandoya başlayan Topçuoğlu birçok defa dünya şampiyonu oldu ve ödül aldı. 1992 ve 1998 yıllarında yılın hakemi seçildi. İHH ve Adana İnsani Yardım Derneği’nde gönüllü olarak çalıştı. İnsani yardım çalışmalarına aktif bir şekilde katılan Topçuoğlu, her daim mağdurun ve mazlumun yanında yer aldı. Adana İnsani Yardım Derneği’nde eğitim, kültür ve gençlik komisyonunda gençlere yönelik yapılan tüm çalışmalarda eşi Çiğdem Topçuoğlu ile birlikte çalıştı. Disiplini, kararlılığı ve aldığı görevi en iyi şekilde yerine getirme isteği onu tanımlayan özellikler arasında idi. Filistin için yapılan tüm etkinliklerde aktif olarak ön planda çalıştı. Filistin’e yardım filosuna katılım için hazırlanan formda yer alan “Bu kampanyaya ne kadar destek verebilirsiniz?” sorusunu “Gücümüzün yettiği yere kadar” yazarak cevaplamıştı. Yardımcı olabileceği alanları, “eğitmen, ilkyardım, spor, organizasyon” olarak sıralamış, filoya neden katılmak istediği sorusuna ise “Topal karınca misali safımızın belli olması için” diyerek yanıtlamıştı. Ağabeyi Cumali Topçuoğlu cenaze töreninde yaptığı konuşmada duygularını şu sözlerle dile getirdi: “Buralara kadar zahmet edip bizi yalnız bırakmadınız. Düğünümüze, saadetimize, mutluluğumuza hoş geldiniz; zahmetlerinizi esirgemediğiniz için teşekkür ediyorum. Evimizi şehit evi kılan, ailemizi şehit ailesi kılan Çetin ağabeyimi rahmetle anıyoruz. Çetin ağabeyimin açtığı yoldan nice insanların gideceğini ümit ediyorum. Onların açtığı bu kapı umarım Adana halkına, Türk halkına da nasip olur.” 2009 yılında düzenlenen “Filistin’e Yol Açık” konvoyunda da yer alan Çetin Topçuoğlu, buradan dönüşte bir toplantıda çekilen görüntülerde “Ben ilk gidenler arasında olmadığım için çok üzülüyorum. Ama önümüze bir kısmet geldi. Allah bize yardım etti. Cihangir ağabeyimle Gazze’ye gitmeyi çok istiyorduk. Allah nasip eyledi. Eşimle birlikte tekrar Gazze’ye gitmek istiyoruz. Biz bu yola baş koyduk. Sonunda ölüm de olsa hazırız arkadaşlar.” diyerek filoya katıldı. Çetin Topçuoğlu, “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” filosuna eşi Çiğdem Hanım ile katıldı. Dostlarıyla vedalaşırken son sözleri şöyle oldu, “Tekvandoda dünya şampiyonu olduk, şimdi sıra ahiret şampiyonluğunda inşallah.”

Cengiz Songür

Cengiz Songür, Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım filosuna İzmir'den katıldı. Ailesine Gazze’ye insani yardım götürmek için yola çıkacağını söylediğinde altı kızından biri bir mektup sıkıştırmış cebine.

Cengiz Songür gemide fark etmiş cebindeki mektubu. “Sana yazacağım yüzlerce cümle var ama kelimelerim düğümleniyor” diye başlıyor mektup, “Korkuyorum baba. Kardeşlerimin gözlerindeki hüznü annemin yüzündeki endişeyi gördükçe korkuyorum. Ama seni sonunda kaybetmek de olsa git baba... Bir yetimin gülümsemesi için, bir annenin duası için git baba... Geriye bir tek adın da dönse git... Senin kızın olmak çok ama çok güzel baba…” diyor kızlarından biri. Yedi çocuklu 47 yaşındaki baba gururla gösteriyor gemideki yolculara mektubu. 31 Mayıs 2010’daki İsrail’in Mavi Marmara gemisine saldırısında cebindeki mektupla şehit ediliyor.Cengiz Songür'ün İsrail askerleri tarafından şehit edilmesinin ardından kızları duygularını veda mektubuyla aktardılar. “Kork İsrail. Korkuyu iliklerinde hisset. Bu kez ebabiller yüzerek geliyor. Bu kez ebabiller ağızlarında taş değil, ellerinde bilyeler taşıyor. Kork İsrail. Koskoca filleri ufacık taşlarla harap ettiren Rabbim, seni yok etsinler diye ellerinde bilyeleriyle ebabillerini yolluyor. Kork İsrail. Müminler artık yanı başında duruyor. Bir yıldızın ışıltısı sanmıştım önce gözlerindeki pırıltıyı. Yüzündeki tebessüm, ayrılığın buruk acısıdır demiştim. Oysaki kurşunlar yağıyormuş üzerine ve tebessümün, şahadete kavuşabilmenin hevesiymiş. Şimdi neredesin ve ne haldesin bilmiyorum. Gözlerimin nemine bakma babam, sadece çocukluktan ağlıyorum. Yoksa dimdik duruyorum seni izlerken, kızıma gösteriyorum ara ara yüzünü, o hâlâ seni balık tutmaya gitti zannediyor. Arada, elindeki gerçek silahları olta zannettiği İsrail askerlerini soruyor. Onlar arkadaşlarının katilleri. diyemiyorum babam, çünkü senden hep merhameti öğrendim. Acımayı, hissetmeyi ve sevmeyi. Sadece, Onlar, dedenin balık tutmasını istemeyenler kızım, diyebildim. Oysaki denizden balık değil, özgürlük çıkacak babam. Filistinli çocukların ellerinden özgürlük tutacak. Senin en güzel ikramın özgürlük olacak. Artık eminim babam, sen özgürsün, biz özgürüz, Gazze özgür babam.”Cengiz Songür gemide şehit edilen dokuz şehitten biri. Allah şahadetini kabul eylesin.

Cengiz Akyüz

Her sabah evden çıkarken gördüğü yakın arkadaşına “Heyben doluysa (sevgi, neşe, umut, selam yüklüysen) haydi bismillah, çıkalım ve insanlara dağıtalım…” diyen Cengiz Akyüz, her daim güler yüzüyle hatırlanıyor.

Cengiz Akyüz 15 Mayıs 1969’da Mardin Midyat’ta doğdu. Üç çocuk babası olan Akyüz’ün iki kızı ve bir oğlu var. Çocukluğundan itibaren alçı-dekorasyon işinde çalışan Akyüz, çevresinde hareketli, insan canlısı, yardımsever ve neşeli bir kişi olarak biliniyor. Gazze’ye insani yardım götürmek için organize edilen filoya katılım formunda yardım edebileceği alanları “inşaat işleri” olarak belirtmişti. Gazze’de yaşayan evsizler için bir şeyler yapmak isteyen Akyüz, bu konvoya neden katıldınız sorusunu ise “Allah için.” diyerek özetlemişti. Herkesin yardımına koşan hareketli, aktif bir kişi olan Cengiz Akyüz, çevresinde muhabbetli, latif şakalarıyla insanlara mutluluk dağıtan, yüzmeyi çok seven, satranç oynayan ve çocuklarla iyi anlaşan bir insan olarak tanınıyor. Her sabah evden çıkarken gördüğü yakın arkadaşına “Heyben doluysa (sevgi, neşe, umut, selam yüklüysen) haydi bismillah, çıkalım ve insanlara dağıtalım…” diyen Akyüz, her daim güler yüzüyle hatırlanıyor. Çevresindeki herkesin düğününe, cenazesine katılır ve güzel sesiyle ilahiler, ezgiler söyler, bendir çalarmış. Cengiz Akyüz’ün en sevdiği türküler şehadet türküleriymiş. Gazze için yola çıkmadan önce arkadaşlarıyla vedalaşırken “Artık benim için de bir şehadet türküsü yazarsınız.” demiş. Dostlarının hem iyi hem de kötü günlerinde yanında olması hasebiyle çok geniş bir çevreye sahip olan Akyüz, İskenderun İnsani Yardım Derneği üyesiydi ve İskenderun’daki birçok sivil toplum kuruluşunun çalışmalarına da gönüllü olarak katılmaktaydı, Bu yolculuğa çıktığında Cengiz Akyüz’ün en çok istediği şey Gazze’de yapılacak hastanenin malzemelerini buradaki kardeşlerine ulaştırmaktı. Gemiye binmeden önce hanımına son sözleri “Çocuklara iyi bak, okumaya önem versinler ve namazlarını mutlaka kılsınlar!..” olmuştu.

Ali Haydar Bengi

Güzel ahlakı ve yaşantısıyla herkes tarafından sevilen Diyarbakır’ın kanaat önderlerinden Ali Haydar Bengi, son yıllardaki ilmi çalışmalarında ve verdiği derslerinde, dinin doğru anlaşılması, Müslümanlar arasında birliğin sağlanması ve Kudüs’ün özgürleştirilmesi konularına önem verdi.

Ali Haydar Bengi 11 Eylül 1971 yılında Diyarbakır’da doğdu. El-Ezher İslam ve Arap Dili Araştırmaları Fakültesi’ni 1997 yılında başarıyla bitirdi. Güzel ahlakı ve yaşantısıyla herkes tarafından sevilen Diyarbakır’ın kanaat önderlerinden Bengi, son yıllardaki ilmi çalışmalarında ve verdiği derslerinde, dinin doğru anlaşılması, Müslümanlar arasında birliğin sağlanması ve Kudüs’ün özgürleştirilmesi konularına önem verdi.

Başkanı olduğu Aydınlık Yarınlar İçin Hak ve Özgürlükler, Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Derneği (AYDER) çatısı altında çalışmalarda bulundu.

Ali Haydar Bengi’nin Mehanur, Semanur, Senanur ve Muhammed Mustafa isminde dört çocuğu var. Üç yılı aşkın bir süredir abluka altında yaşayan Gazze’ye yardım götürmek için hazırlanan filoya katılmak için başvuruda bulunan Ali Haydar Bengi, buradaki formda yardımcı olabileceği alanları tercümanlık ve iletişim olarak belirtmişti. Bengi, 31 Mayıs 2010 günü İsrail’in Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıda şehit oldu.