Ülkenin kuzeyinde 27 Kasım'dan bu yana rejim güçleriyle çatışan silahlı gruplar, İdlib'in doğu ve güneydoğusunda ilerleyişini sürdürüyor.
Sabah saatlerinden itibaren 50'den fazla köyü rejim güçlerinden geri alan gruplar, İdlib'in en büyük ilçesi konumundaki Maarratünnuman'ın merkezini de aldı.
Rusya destekli Esed rejimi güçleri, Ocak 2020'de, Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatını hiçe sayarak, Maarratünnuman'ın tümüne hakim olmuştu.
Osmanlı döneminden yapıların bulunduğu tarihi yerleşim: Maarratünnuman
Türkiye'ye 70 kilometre mesafede yer alan ilçe, Osmanlı döneminden han, cami ve medrese gibi yapıların bulunduğu tarihi bir yerleşim olarak biliniyor. İlçe Ekim 2012'den sonra muhalif grupların kontrolüne geçti.
Halep - İdlib - Hama - Humus - Şam üzerinden Ürdün'e kadar uzanan M5 kara yolunun üzerinde yer almasıyla da stratejik öneme sahip ilçe, rejim güçlerinin yoğun saldırılarının aralıksız hedefi olmaya devam etti.
Rejim ve destekçilerinin Kasım 2019'daki saldırıları sonrası ilçe merkezi ve kırsalından yaklaşık 300 bin sivil sınır hattına göç etti.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatına uymadılar
İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geldi.
Türkiye, Rusya ve İran'ın katıldığı 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ili ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 "gerginliği azaltma bölgesi" oluşturuldu.
Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilan edilerek durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya'nın hava desteği sayesinde ele geçirdi. Saldırılardan kaçan yüz binlerce sivil, kuzeyde Türkiye sınırına yakın kesimlere göç etti.
Rusya'nın, Türkiye ile 17 Eylül 2018'de vardığı Soçi mutabakatından bir süre sonra da İdlib'e saldırılar devam etti.