Dosya

Siyonistler hile yoluyla nasıl meşruiyet kazandı?

İsrail'in kurucularından Avraham Katznelson'un torunu ve "Generalin Oğlu" kitabının yazarı İsrailli-Amerikalı aktivist Miko Peled, Siyonizmin ve Siyonist İsrail devletinin neden Yahudileri temsil etmediğini kaleme aldı.

Abone Ol

Siyonist hareketin meşruiyet kazanmak için ortaya attığı en büyük yalan, Yahudi halkını temsil ettiği iddiasıdır. Haham Yaakov Shapiro konuyla ilgili ufuk açıcı kitabı "Boş Vagon, Kimlik Krizinden Kimlik Hırsızlığına Siyonizmin Yolculuğu"nda (The Empty Wagon, Zionism's Journey from Identity Crisis to Identity Theft) Siyonistlerin Yahudileri temsil etme iddiasını “kimlik hırsızlığı” olarak tanımlıyor. Siyonistler, Siyonist devletin varlığı sayesinde Yahudi halkının daha güvende olduğunu ve Siyonist misyonun dünyanın dört bir yanındaki Yahudi halkını korumak olduğunu iddia ediyor. Bu iddia, dünyanın dört bir yanındaki Yahudilerin içinde bulunduğu gerçekliğin büyük ölçüde yanlış temsil edilmesine dayanıyor.

Siyonizm Yahudi halkının baş düşmanıdır

Siyonist iddiaları çürütmenin pek çok yolu var. Haham Elhonon Beck'in hikayesi buna iyi bir örnek. Haham Beck, Birleşik Krallık'taki anti-Siyonist ultra-Ortodoks Yahudi cemaatinin açık sözlü lideridir. Kendisi Londra'da, Avrupa'nın en büyük Yahudi cemaati olan Stamford Hill'de yaşıyor. Siyonistlere karşı düzenlenen mitinglerde Beck'in konuşmalarına rastlayabilirsiniz ve Siyonizmin Yahudi halkının baş düşmanı olduğunu açıklayan ve gösteren sayısız röportajı da bulunuyor.

Haham Beck ile yaptığım bir görüşmede bana şöyle demişti: "35 yıldır İngiltere'de yaşıyorum. Hiç İngiliz askeri görmedim ve çocuklarım da hiç silah görmedi. Çöpleri dışarı çıkardığımızda, birilerinin bomba olduğunu düşünmesinden asla endişe etmiyoruz. Komşularımız Müslüman, çocuklarımızı okula göndermek için Müslüman şoförlerin kullandığı taksileri kullanıyoruz ve onların güvenliği konusunda asla endişelenmiyoruz."

"Aslında" diye devam etti Haham Beck, "Müslüman komşularımızla hiçbir zaman bir sorun yaşamadık. Sakalım ve kıyafetlerim nedeniyle bir Yahudi olduğum kolaylıkla anlaşılabilir. Bununla birlikte hiçbir zaman tacize uğramadım ya da istediğim yerde özgürce yürürken kendimi tehlikede hissetmedim. Siyonist devlette yaşıyor olsaydım durum böyle olur muydu? Hayır. Bunları söylemem mümkün olmazdı. Buna rağmen bana burada, Birleşik Krallık'ta güvende olmadığımı ve ülkeyi terk edip kendi devletlerine gitmem gerektiğini söylüyorlar."

Siyonist devlet bir Yahudi devleti değildir; siyonizm adı verilen ırkçı, yerleşimci-sömürgeci bir hareket tarafından kurulmuş bir devlettir. Filistin halkına soykırım uygulayan ırkçı, şiddet yanlısı, apartheid bir devlettir. Hiç kimsenin bu militarist devletin Yahudi halkını temsil ettiğine ve Avrupa'daki Yahudi soykırımına bir cevap olduğuna inanması düşünülemez.

Siyonizm Yahudilere ihanettir

Jacque Bude Belçikalı, Holokost'tan sağ kurtulmuş bir Yahudidir. Anne ve babası o henüz çocukken Naziler tarafından Auschwitz'e götürülüp öldürülmüştür. Kendisi seküler entelektüel bir Yahudi ve Siyonizmi tamamen reddeden açık sözlü bir kişidir. Siyonist devletin Filistin halkının soykırımını meşrulaştırmak için ailesinin anısını kullanmasına öfke duyuyor. Bude, yapımcılığını üstlenme ayrıcalığına sahip olduğum ve şu anda Londra'daki Özgür Filistin Festivali [1] ve İtalya'daki Nazra Kısa Film Festivali [2] de dahil olmak üzere birçok film festivalinde gösterilen Yetim adlı kısa belgeselde yer alıyor. Bu filmde, Nazilerden kurtulan bir yetim olarak "İsrail'e" gitmeye zorlanmasını şu şekilde anlatıyor: “Başka seçeneğimiz yoktu; tüm yetimhane İsrail'e gönderildi."

Jacque, "Oradan ayrılmak ve ülkeme, Belçika'ya, beni kurtaran insanlara geri dönmek için sabırsızlanıyordum" diyor. "Beni ve diğer Yahudi çocukları Nazilerden saklayan Belçikalılar tarafından kurtarıldım. Sesimi yükseltmemek, Filistinlilere destek vermemek; bu aileme ihanet olurdu ve düşünülemezdi."

Siyonizm, Yahudi halkına, özellikle de Naziler tarafından katledilen Yahudilere tam anlamıyla ihanet etmek anlamına geliyor. Aynı zamanda Siyonist olmayan ve Yahudi olmanın bir sorun olmadığı ülkelerde yaşayan Arap Yahudilerine de ihanettir. Yine de onlar da yaşadıkları ve toplumlarının ayrılmaz bir parçası oldukları ülkeleri terk etmek zorunda kaldılar ve Siyonist devlette ikinci sınıf vatandaş olarak yaşamaya başladılar. Dr. Avi Shlaim'in Bir Arap Yahudisinin Anıları adlı anı kitabında dediği gibi, “Biz Iraklıydık.” Yahudilerin ve Arapların bir arada yaşaması ailem için tamamen normaldi, diye yazıyor. Ailesi o daha çocukken Filistin'e göç etmeye zorlanmış ve ardından Arapların, hatta Arap Yahudilerin bile Avrupalılardan daha aşağı insanlar olduğunu düşünen ve Avrupalı Yahudi göçmenlere tanınan hakları, eğitimi ve ayrıcalıkları onlardan esirgeyen Siyonistler tarafından terk edilmişti.

Siyonizm yalanlar üzerine kurulmuştur ve Siyonist devlete verilen meşruiyet Yahudi halkının ve Filistin'in tarihinin yanlış temsil edilmesi üzerine kurulmuştur. Tarihi gerçekler, uluslararası hukuk ve gözlerimizin önünde cereyan eden gerçekler, Siyonist ideolojiye ve onun Filistin'de yarattığı apartheid devletine yönelik her türlü hoşgörünün sona erdirilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Filistin'deki ırk ayrımcılığını ortadan kaldırmanın ve Ürdün Nehri ile Akdeniz arasında kurulacak özgür, demokratik bir Filistin'in önünü açmanın zamanı gelmiştir.

[1] https://freepalestinefest.com/Post/10/Free_Palestine_International_Film_Festival_Announces_Selections_for_Inaugural_Edition

[2] https://nazrafilmfestival.com/nazra-2024-short-films-final-selection/

[Miko Peled, "Generalin Oğlu: Bir İsraillinin Filistin Yolculuğu" kitabının yazarıdır ve İsrailli-Amerikalı bir aktivisttir.]

​​* Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Daily Ummah'ın editoryal politikasını yansıtmayabilir.