Deralı gençler, Şubat 2011'de okullarının duvarına "Ey doktor (Beşşar Esed) şimdi sıra sende" yazarak, yaklaşık 14 yıl sürecek halk devriminin kıvılcımını ateşleyen isimler oldu.
O dönem çocuk yaşta 1,5 ay rejimin güvenlik birimlerinde tutulan gençlerin salıverilmemesinin ardından başlayan rejim karşıtı gösteriler, kısa sürede ülke geneline yayıldı.
Hapisten çıkan gençler iç savaşta, çöken Esed rejimi güçlerinin yoğun saldırıları nedeniyle İdlib'e göç etmek zorunda kaldı.
8 Aralık'ta Baas rejiminin devrilmesinin ardından evlerine dönen Deralı gençler, "Ey doktor şimdi sıra sende" yazdıkları okulun duvarına bu kez "Doktor kaçtı.. 8/12/2024" yazarak, Beşşar Esed'in kaçışını tarihe kazıdı.
AA ekibi o anları görüntüleyerek gençlerle konuştu.
"Rejim güvenliği 'çocuklarınızı unutun, unutmazsanız kadınlarınızı bize getirin' dedi"
28 yaşındaki Muaviye Sayasna, Dera'da duvarına "Ey doktor şimdi sıra sende" yazdıkları okulun önünde yaklaşık 14 yıl önce yaşananları anlattı.
Sayasna, "Suriye devriminin fitilini ateşleyen çocuklardan birisiyim. Ben, Semir Sayasna ve Ahmet…. ile okulun duvarına (Mart 2011'de) 'Ey doktor sıra sende' yazdık. Bunu yazmadan önce, rejim her sokağa bir polis kulübesi yerleştirmişti. Giriş ve çıkışları tutuyorlardı, bize baskı yapıyorlardı. Semir ve Ahmet ile bu ibareleri yazdık ve ertesi gün Siyasi Güvenlik Şubesi öğrendi ve çocukları alıkoymaya başladılar." dedi.
Olaydan bir gün sonra arkadaşlarıyla rejimin güvenlik güçlerince alıkonulduklarını belirten Sayasna, "Siyasi Güvenlik Şubesi'nde 45 gün kaldık. Gördüğümüz işkence yöntemleri anlatılabilir gibi değildi. Elektrik, duvara asma, falaka, yani birden fazla yöntemleri vardı." ifadesini kullandı.
Sayasna, ailelerinin o dönem serbest bırakılmaları için büyük çaba sarf ettiğini ancak çok iğrenç sözlere maruz kaldıklarını aktararak, "Ailelere 'çocuklarınızı unutun, eğer unutmazsanız kadınlarınızı bize getirin çocuk nasıl getirilir size öğretilim' demişler." diye konuştu.
Bu hadise üzerine Dera'da gösterilerin başladığını vurgulayan Sayasna, "Hapisten çıktık, herkes çocukları bekliyordu. Sonrasında biz de gösterilere katıldık. İnsanlar gösterilerde zeytin dalı taşıyordu. İnsanlara ateş açtılar." dedi.
"Asla pişman değiliz, katil bir rejimi bitirdik"
Çöken rejim güçlerinin gösteriler sırasında çok sayıda kişiyi alıkoyduğunu ifade eden Sayasna, "Şehitlerimiz oldu. Sonrasında ordu Dera'ya girdi. Özgür Suriye Ordusu kuruldu ancak sayıları azdı. Gösterilere devam ettik." diye konuştu.
Esed rejimi ve destekçilerinin yoğun saldırıları sonrası Dera'yı terk etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Sayasna, "Aradan 14 yıl geçti, katil rejim düştü. Eskiden insanlar 'Duvarların kulağı var' diyerek siyaset konuşamazdı. Biz ne yaptıysak bununla iftihar ediyoruz, asla pişman değiliz, katil bir rejimi bitirdik." ifadelerini kullandı.
"Halen aileler çocuklarının cesetlerini arıyor"
Baas rejiminin yıkılmasının ardından Sednaya Hapishanesi'ndeki yaşananlara değinen Sayasna, şunları kaydetti:
"Binlerce tutsak nerede? Kimseyi bulamadık. Hepsi kesilip üzerine asfalt dökülüyordu. Halen aileler çocuklarının cesetlerini arıyor. Rejim katil, asit pres makinesi kullanmış. Vatandaşlarımız nerede? Sednaya'daki 70 bin kişi nerede? Hepsini kesti, katil bir rejim. Biz yaptığımızdan gurur duyuyoruz, ailelerimiz de zamanında aynısını yapmalıydı. Çocuktuk biz, dayak yedik, işkenceler gördük."
Sayasna, "Allah'a çok şükürler olsun, yaklaşık 14 yıl sonra kazandık. Yaptığımızla gurur duyuyoruz. Suriye'yi inşallah yeniden imar edeceğiz. Katil rejimin o günlerinden daha iyi olacak inşallah. Suriye tüm Suriyelilerin. Suriye özgürdür." ifadelerini kullandı.
Özgürlük için büyük bedel ödendiğini vurgulayan Sayasna, "İnsanlar çok korkuyordu, zaferin bedelini kanlarımızla ödedik. Çok sayıda kişiyi kaybettik ama rejim düşene kadar pes etmedik." şeklinde konuştu.
"2011'de sorguya alındığım ofiste şimdi özgürce oturduğuma inanamıyorum"
Devrim fitilini ateşleyen gençlerden Semir Sayasna ise Askeri Güvenlik Şubesi'nde ilk kez Mart 2011'de sorguya alındığı odada AA'nın sorularını yanıtladı.
29 yaşındaki Sayasna, "'Ey doktor sıra sende' ifadesini yazan çocuklardan birisiyim. Biz o yazıyı 15 Şubat 2011'de yazdık. Ertesi günü bizi tutukladılar. Sabah 06.30'da bizi bu güvenlik birimine getirdiler. Burası getirildiğimiz ilk güvenlik şubesiydi." dedi.
Röportajın yapıldığı odada, yıllar önceki sorguda gördüğü işkenceleri anlatan Sayasna, "Askeri Güvenlik Şubesi'ndeki işkenceler anlatılmazdı. Buraya ilk geldiğimizde fotoğrafımızı çektiler. Bize bir numara verdiler. Sonrasında sorguya aldılar. Şu an bulunduğumuz ofiste sorguya alınırdık. Masada güvenlik yetkilisi otururdu, yanında da işkenceci unsurlar vardı." şeklinde konuştu.
Sayasna, sorgu sırasında kendilerine "Neden duvara yazdınız? Size bunu kim yazdırdı? Kime bağlısınız?" soruları yöneltildiğini ancak kendilerinin bunu öylesine yazdıklarını söylediklerini aktardı.
Serbest kaldıktan sonra halk ayaklanmasında yer aldığını kaydeden Sayasna, "Barışçıl gösterilerdi, zeytin dallarıyla yer alırdık. Sonrasında göstericileri korumak için 10-15 kişilik gruplar oluşturuldu. 2012'de yaralandım Ürdün'de tedavi gördüm." ifadesini kullandı.
Sayasna, "2011'de sorguya alındığım ofiste şimdi özgürce oturduğuma inanamıyorum. 15 Şubat'ta 2011'de Beşşar için, 'Ey doktor sıra sende', 8 Aralık'ta ise 'Doktor kaçtı' yazdık. Biz ona 'Sıra sana geldi' dediğimizde şaka sandı, inanmadı. Allah'a şükürler olsun kazandık. Suriye'nin kuzeyine göç ettirildik. Şu an çocuklarımla geri döndük." ifadeleriyle sevincini dile getirdi.