Orta Doğu

Suriye'nin güneyindeki Dera'ya muhtemel saldırılar, Ürdün'ü endişelendiriyor

Suriye'de son bir haftadaki gelişmeler sonrasında, 2011 Suriye devriminin başladığı ve DEAŞ'ın etkin olduğu Dera kentinin güvenliği, sınır komşusu Ürdün'ü endişelendiriyor.

Abone Ol

Ürdün, Suriye'nin güneyindeki Dera ilinde, Şam yönetiminin bölgede kontrol sağlayacağına dair şüphelerine rağmen, sınırlarının korunması konusunda rejimle işbirliği yapıyor.

Bölgenin güvenliğinin sağlanması konusunda ise Ürdün, ABD'nin Suriye ve Irak sınırı yakınında bulunan El-Tanf askeri üssüne güvenmesinin yanı sıra bölgedeki aşiretlerle de irtibat halinde.

Suriye'nin kuzeyinde muhalif güçlerin Halep'i ele geçirerek Şam'a doğru ilerlemesi, "Suriye devriminin beşiği" olarak adlandırılan Dera'da da çatışma ihtimalini güçlendiriyor.

Dera'da, son günlerde rejim karşıtı gösteriler yapılırken, Şam yönetimi ise Dera'yı başkente bağlayan bölgedeki güçlerini takviye ediyor.

Suriye'de 2011 yılından bu yana devam eden iç savaştan en çok etkilenen ülkelerden ve 750 bin Suriyeli mülteciye ev sahipliği yapan Ürdün'ün son gelişmelerden nasıl etkilenebileceğini uzmanlar, AA muhabirine değerlendirdi.

Ürdün'ün kaygıları

Ürdünlü askeri uzman Nidal Ebu Zeyd, Suriye'nin kuzeyinde muhalif grupların geniş bir alanda kontrolü ele geçirmesiyle olayların hala kontrol altına alınabileceğini belirtti.

Ürdün'ün, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi'nin Suriye'deki gelişmelere ilişkin yaptığı diplomatik temasları takip ettiğine dikkati çeken Ebu Zeyd, aynı zamanda kendisi için "karmaşık bir tehdit" arz eden sınır bölgesindeki gelişmeleri de izlediğini ifade etti.

Ebu Zeyd, Suriye'nin Ürdün sınırı yakınlarındaki tehditler hakkında, "Şii milisler, (doğuda) El-Bukemal şehrinden (ortada) Palmira'ya oradan (güneybatıda) rejimin gergin bir ilişkisinin olduğu Dürzi toplumunun yoğunlukla yaşadığı (güneybatıda) Suveyda kentine kadar bölgeye yayılmış durumda. Diğer yandan Dera ilinin kırsalında silahlı muhalif gruplar bulunuyor." dedi.

Suriye'den Ürdün'e yönelik diğer tehditleri değerlendiren Ebu Zeyd, DEAŞ'ın n kuzeydoğuda bulunan Rakka ilinin kırsalındaki Cebel el-Bişri bölgesinin yanı sıra Rusafe ve Hama illerinin doğusundaki kırsal bölgelerde de etkin olduğu bilgisini verdi.

Ebu Zeyd, "Suriye'nin güvenlik açısından en sıkıntılı ve Ürdün için en ciddi tehdit oluşturan kesimi, Suriye-Irak-Ürdün üçgeninde, Ürdün sınırına 15 kilometre uzaklıkta bulunan ve Salhad şehrine kadar uzanan bölgedir." değerlendirmesinde bulundu.

Ürdün'ün Suriye'deki tehditlere karşı ilave mücadele araçları

Bu tehditlerle mücadele etmek için Ürdün'ün ilave araçlarının bulunduğunu söyleyen Ebu Zeyd, Suriye'nin kuzeyinde yaşanan hızlı gelişmelerin Ürdün'ü öncekinden farklı bir tutum alarak, Esed rejimine yakın bir pozisyon almaya ittiği yorumunda bulundu.

Amman yönetiminin sınırlarını korumak için Şam yönetimiyle koordinasyon ve işbirliğine yöneldiğini aktaran Ebu Zeyd, ancak Suriye'nin güneyde güvenliği kontrol edip etmeyeceğine güvenmediği için Ürdün'ün Esed rejimine bağlı kalmasının mümkün olmadığını söyledi.

"Ürdün'ün herhangi bir gerilimin Suriye'deki rejimin kontrolünden çıkması gibi bir duruma karşı (Suriye'nin güneyi Ürdün sınırı yakını) Dera ve Suveyda'dan, (Suriye'nin kuzeyi) Rakka'ya kadar birçok aşiretle koordinasyon ve işbirliği gibi imkanları var." diyen Ebu Zeyd, güvenliği artırmaya yönelik çabalar kapsamında, Ürdün-Irak-Suriye sınırındaki ez-Zaviye'ye 20 kilometreden daha yakın bir mesafede bulunan et-Tenif Askeri Üssü'ndeki ABD güçleriyle Ürdün'ün koordinasyon içinde olduğunu belirtti.

Ürdün'ün Suriye sınırındaki uyuşturucu kaçakçılığına karşı mücadelesini hatırlatan Ebu Zeyd, "Ürdün'ün güvenlik ve istihbarat takibi sayesinde Suriye'nin güneyindeki güvenlik sıkıntıları hala kontrol edilebilir bir durumda." dedi.

"Mesaj verilmesi gerekli"

Ürdünlü siyasi analist ve stratejik uzman Amir es-Sebayile ise Ürdün’ün içi ve dış sınırlar olmak üzere ülkenin iki düzeyde "gerçek bir savaşla" karşı karşıya olduğunu belirtti.

En büyük önceliğin Ürdün içindeki istikrarın olduğunu vurgulayan Sebayile, Suriye krizinin Ürdün topraklarına geçişine izin verilmeyeceğini belirterek, adını vermediği bazı çevrelerin krizin yansımalarını Ürdün’e boşaltma çabası gösterdiğini bundan dolayı da iç cephesinin sükunetini korumanın temel zorunluluk olduğunu kaydetti.

Sebayile, çatışmanın ikinci aşamasıyla ilgili, Ürdün-Suriye sınırının artan gerilimlere sahne olduğunu ve Suriye içinde birçok tarafın coğrafi kazanımlar elde etmek veya konumlarını savunmak amacıyla hareket etme olasılığının bulunduğuna dikkati çekti.

Ürdün sınırına yakın olan Dera, Palmira, Bukemal, el-Kaim ve Suveyda gibi bölgelerin Ürdün’e tehdit oluşturabilecek hareketlere karşı savunmasız olduğunu dile getiren Sebayile, "Ürdün'ün tüm taraflara, sınırlarının hedef alınamayacağı ve ülkenin bölgesel çatışmaların bir parçası olmayacağı yönünde açık bir mesaj vermesi gerekiyor." dedi.

Strateji uzmanı, ayrıca sınırdaki savunma önlemlerini güçlendirmeyi ve herhangi bir tehdit ortaya çıkmadan önce ona karşı durabilen "proaktif bir güvenlik stratejisi" benimsemesi için Ürdün’e çağrı yaptı.

Irak sınırında da yeni bir gerilimin yaşanacağını öngören Sebayile, bu gerilimin Ürdün'e sınır bölgelerinin güvenliği konusunda ek bir yük oluşturacağı tahmininde bulundu.

Ürdün'ün olası herhangi bir gerilime karşı hazırlığını güçlendirmesi gerektiğini vurgulayan Sebayile, sınırdaki güvenlik tehditlerinin uzun süre devam edebileceğini, bunun da Ürdün'ün bu gerçekliğe uyum sağlamasını ve bununla uzun vadede başa çıkmak için planlar geliştirmesini, sınırlarının korunmasını ve iç istikrarını sürdürülebilir bir şekilde sağlamasını gerektirdiğini kaydetti.