Alhamss’ın hikayesi, Gazze’deki insanların dayanıklılığını ve savaşın getirdiği zorlukları gözler önüne seriyor. Ailesiyle birlikte sığındıkları Han Yunus’ta yaşadıkları, sadece fiziksel bir yer değişikliği değil, aynı zamanda günlük yaşam mücadelesinin bir parçası. Çocukları için güvenli bir gelecek hayali kurarken, aynı zamanda geçimlerini sağlamak ve onları korumak için çaba sarf ediyor. Haya'nın sınırlı kaynaklarla yemek yapma becerisi, bu zor koşullarda bile umut ve dayanışma ruhunu koruma çabasını simgeliyor.
İşgalci İsrail, 1 yıldır devam eden saldırılarında Gazze Şeridi’nde taş üstünde taş bırakmadı ve her alanda soykırım işledi. 7 Ekim 2023 gününden itibaren daha önce yaşamadıkları türden işkencelere maruz kalan Filistinli kadınlardan sadece biri olan Haya Alhamss, çadırda kısıtlı imkanlarda evlatlarına ve ailesine yaptığı yemekleri tarifleriyle birlikte Daily Ummah'a anlattı:
Özgür ton balıklı patates yemeği
Gazze'yi yalnız bırakmayan ve yardım gönderen ülkelerin paketlerinden çıkan ton balığı konservesini bir tepsiye yayıyoruz.
İsrail elektriğimizi ve suyumuzu kestiği için ateş yakarak, varsa biraz patates kızartıyor ve ton balığının üzerine yerleştiriyoruz.
İşgal tarafından bombalanan evlerimizi bırakıp sığındığımız çadırda büyüttüğümüz soğanları da ateşte pişirdikten sonra, içerisine tahin, su ve limonu ekliyoruz.
Soğanlı karışımı da ton balığının üzerine dökmemizin ardından, yemek ateşte kaynayana kadar bekliyoruz.
Ve afiyet olsun.
Direnişçi müceddere pilavı
Müceddere yapılan kahverengi mercimek ile pirinci suyla demleyerek pilav haline getiriyoruz.
Bu tarif beni ve ailemi İsrail saldırıları gölgesinde tok tutan en önemli tariflerden biri.
Gazze Şeridi'ndeki halkın gıdaya erişimi sınırlı olduğu için kişniş, kırmızı pul biber, kuru soğan gibi malzemeleri her zaman kullanamıyoru ama siz tarifinize ekleyip pilavın üzerine dökebilirsiniz.
Pilavınız suyunu çektikten sonra yemek için hazır, afiyet olsun.
Midemizin umudu mercimek lapası (Mercimek fettesi)
Mercimeği, saatlerce süren tehlikeli sıranın ardından alabildiğimiz un ile karıştırıyoruz.
Biraz tuz, biraz yağ ve su ile odun ateşinde çorba kıvamına getiriyoruz.
İsrail saldırıları altında temiz suya erişim ne kadar zor olsa da, çorbayı iki gün içebilmek için biraz sulu bir şekilde bırakıyoruz.
İçine daha önce yaptığımız ekmekleri ufalayarak yiyoruz.
Afiyet olsun.
Uzaklardan gelen humus
Yardım paketlerinden çıkan nohut konservesini bir tabağa yayıyoruz.
7 Ekim öncesi sofralarımızın vazgeçilmez mezesi olan humustan biraz farklı olan "Uzaklardan gelen humus" tarifinde, bazı malzemeler işgal abluka ve saldırısı nedeniyle eksik kalıyor.
Tuz ve yağ ile zenginleştirmeye çalıştığımız nohut konservesini, tahin ve bulabilirsek limonla harmanlayıp afiyetle yiyoruz.
İsrail askerlerinin bile canın çektiği çadır usulü falafel
7 Ekim öncesi bu tarifi yaparken tabi ki mutfak robotumdan yararlanarak malzemeleri öğütürdüm.
Çadırda elektrik bulunmadığı için soğan ve domatesi elimle ufak parçalara kesiyorum.
Çadırda yetiştirdiğimiz bir demet maydonozu da ufak parçalara ayırdıktan sonra konserve nohutu taşla ezerek lapa haline getiriyoruz.
Varsa kimyon, tuz, karabiber ve unda ekledikten sonra tüm malzemeleri bir araya getirerek minik toplar yapıyoruz.
Odun ateşinde kızaran yağa, nohut toplarımızı atarak pişiriyoruz.
Saldırılardan önce şekil verdiğimiz falafelleri, kızartmadan unla harmanlardık ama abluka ve soykırım saldırıları altında una erişimin zor olduğu bir dönemden geçtiğimiz için bu adımı atlamak zorunda kalıyoruz.
Siz bu admı atlamazsanız daha çıtır falafeller yapabilirsiniz.
Afiyet olsun.
Bu tür hikayeler, savaşın etkilerini anlamamız ve insanlık adına empati kurmamız açısından son derece önemli. Haya gibi birçok insan, benzer zorluklarla karşılaşırken, yaşadıkları direniş ve umut dolu anlar, dünya genelinde yankı bulmaya devam ediyor.
Daily Ummah