Aslıhan Eker Çakmak moderatörlüğündeki "Dünden Bugüne Filistin Sineması" başlıklı panelde Filistinli yönetmenler Ameen Nayfeh, Darin J. Sallam, Nevres Ebu Salih, Mohammad Almoghanni ve Ahmad Saleh konuştu.

Grand Pera Emek Sahnesi'ndeki panelde usta yönetmenler, Filistin sinemasının çıkış noktası, imkanları, temsil ettikleri ve 7 Ekim'den sonra nasıl şekilleneceğiyle ilgili görüşlerini aktardı.

"Filmlerimizde bunu anlatmak bizim için bir zorunluluk"

Yönetmen Darin J. Sallam, yakın zamanda "Farha" filminin Netflix'ten kaldırılması yönündeki baskılara ilişkin, "Filistin sineması dediğimizde bir sorumluluk hissediyoruz. Bir yönetmen olarak acımızı göstermek, bizim için bir sorumluluk. Öte yandan bunu göstermek zorunda kalmak bile üzücü ancak ne yazık ki Filistinliler, yıllardır dünyanın pek çok yerinde insan değil sadece sayı olarak gözüküyor." ifadelerini kullandı.

Yönetmen Ameen Nayfeh, Filistin'de film çekmek için hiçbir altyapıya sahip olmadıklarını, fon bulamadıklarını ve çok zorluk yaşadıklarını söyledi.

"Bunlara rağmen Filistin sinemasını bir zorunluluk olarak görüyorum çünkü yaşanan acıları göstermeliyiz." diyen Nayfeh, şunları kaydetti:

"Çocukluğumda birçok trajediye şahit oldum, o acıları gördüm ve hissettim. Bugün buradaki yönetmenler olarak hepimiz hemen hemen aynı yaştayız yani aynı travmaları yaşayan isimleriz. Bilinçaltımızda aynı şeyler yatıyor ve hepimiz bu soykırımın şahidi bir kuşağız. Bugün herhangi bir yerde yüz kişiye 'Soykırım nedir?' diye sorsanız hepsinin ya ailesi görmüştür ya kendisinin bir fikri vardır ama bunlardan kaçı Filistin'de yaşanan soykırımı biliyor? Bu yüzden filmlerimizde bunu anlatmak bizim için bir zorunluluk."

Uluslararası Tiyatro Festivali "Gazze ve Filistin" temasıyla başladı Uluslararası Tiyatro Festivali "Gazze ve Filistin" temasıyla başladı

"Topraklarımızda İsrail işgali altında yaşıyoruz"

Clermont ödüllü yönetmen Mohammad Almoghanni de Polonya'da yaşadığını, diğer Filistinli sinemacılarla aynı zorlukları çekmediğini anlattı.

Almoghanni, "Yaptığımız aslında sadece bir işgal hikayesi anlatmak değil aile, aşk gibi konularda da film çekiyoruz ama bütün bunlar sırasında tabii ki işgali de aktaracağız çünkü topraklarımızda İsrail işgali altında yaşıyoruz. Ben mesela doğa ile ilgili konular hakkında film çekmek istiyorum ama İsrail tepemizdeyken bunu yapmak zor çünkü boğazımıza yapışmış, sıkar durumdalar." ifadelerini kullandı.

Yönetmen Ahmed Saleh de sinemacı olarak kendisini tamamen özgür hissetmediğini belirtti.

"Hiçbirimiz aslında tamamen özgür değiliz, bizler zihnen kolonize edildik." diyen Saleh, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mesela tohumlar, İsrail'den geliyor. Hepsi modifiye edilmiş, bir daha kullanılmayan tohumlar, ilk yapmamız gereken tekrardan büyüyebilecek tohumları toplamak. Herkes bunun farkında ama kimse adım atmıyor. Bu tohumlar üzerinden, tükettiğimiz yiyeceklerle de bizi kolonize ettiler. Özgür olduğumuzu sanıyoruz ama değiliz. Bu, büyük bir aldatmaca. Sadece kolonize edilmedik, o kolonyal güce yardımcı bir rol da oynuyoruz. Eğer ben tamamen özgür değilsem nasıl özgürlük hakkında konuşabilirim? Bir sanatçı olarak tamamen özgür olmalıyım yani önce özgürlüğüm üzerine kafa yormalıyım. Beni kolonyal güce bağlayan bir bağı anında kesmem gerekiyor, onlara insan olduğumuzu açıklamayı kesmem gerekiyor, tam anlamıyla özgür olmam gerek."

Yönetmen Nevres Ebu Salih de İsrail'in Filistin'e yönelik saldırılarının 75 yıldır devam ettiğine dikkati çekerek, "Değişim yaratacak bir film çekmek istiyorsunuz, yetmiyor. Daha fazla anlatmak, daha fazla çekmek istiyorsunuz çünkü hangisini anlatacağınızı bilmiyorsunuz. 7 Ekim'den önce hikaye yazma konusunda çok dikkatliydim ve abartıdan çekiniyordum. Şu an gerçek hayatta hatta filmlerde bile abartılı bulacağımız, asla olmayacağını düşündüğümüz şeylere Filistin'de tanık oluyoruz." şeklinde konuştu.

"6. Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali", yarın akşam Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonu'nda ödüllerin sahiplerini bulacağı gala programıyla sona erecek.

Editör: Seyda Kocaöz