Çelik, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Batılı ülkelerin İsrail-Filistin konusuna yaklaşırken sürekli İsrail'in kendisini savunma hakkının olduğu mottosunu kullandıklarını belirtti.

İsrail'in dün gece hastane bombalayarak çocukları, kadınları, sivilleri öldürdüğünü anımsatan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hala 'İsrail'in kendini savunma hakkı var.' diyorlar. İsrail'in kendini savunma hakkı çocukları öldürme, kadınları sivilleri yok etme hakkı mıdır? Böylesine insanlık dışı bir eylem dizisiyle, savunma hakkının bir araya getirilmesi insanlık değerleriyle ya da uluslararası hukukla bağdaşabilir mi, söz konusu bile olamaz. Dün atılan ve hastaneyi vuran füzenin hemen bir dezenformasyon kampanyası başlatılarak Hamas tarafından atıldığı söylendi. Uzmanlar açık ve net bir şekilde ortaya koyuyorlar ki bu füze İsrail güvenlik güçleri tarafından o hastane hedef alınarak atılmıştır. Diğer iddialar bir dezenformasyondur. ABD Başkanı da burayı İsrail'in vurmadığını, başkasının vurduğunu ima ediyor. Halbuki daha ilk andan itibaren İsrail ordusu adına resmi hesaplardan yapılan açıklamalarda buranın hedef alındığı maalesef insanlık dışı cümlelerle ifade edilmiş, bu eylemler sahiplenilmiş, daha sonra bu ifadeler sosyal medya hesaplarından silinmiştir. ABD ve diğer Batılı ülkelerinin karar vermesi gereken şey şudur; bu saldırganlığın, insanlık dışı katliamların mı parçası olacaklar, yoksa bölge barışının, adil, hakkaniyetli barış perspektifinin mi parçası olacaklar?"

Netanyahu'nun "Bölge haritasını değiştireceğiz" açıklaması

Ömer Çelik, Gazze'de küçük bir bölgede milyonlarca insanın bombalamalara tabi tutulması ve soykırım uygulanması karşısında uluslararası kurumların da sadece seyirci pozisyonunda olduğunu dile getirdi.

Çatışmaların büyük bir bölge savaşının eşiğine geldiği durumda, uluslararası kurumların da iflasın eşiğine geldiğinin görüldüğünü ifade eden Çelik şunları söyledi:

"Olay ilk olduğu andan itibaren İsrail Başbakanı Netanyahu, 'Bölge haritasını değiştireceğiz.' dedi. Olay tazeyken Cumhurbaşkanımız her iki taraftan da hedef alınan sivillerin kaybından duyduğu üzüntüyü ve sivillerin herhangi bir şekilde hedef alınmamasını ifade ederken, İsrail Başbakanı'nın çıkıp daha savunmadan bile bahsetmeden 'Bölge haritasını değiştireceğiz.' demesi ne anlama geliyor? Demek ki burada herhangi bir şekilde meşru müdafaadan değil, bölgeyi daha büyük bir ateşe atacak birtakım politik planların bu vesileyle hayata geçirilmesinden bahsediyor. Başka ne manası olabilir? Sayın Cumhurbaşkanımız, bu olaylar yıllar içerisinde sürekli olarak tekrarlandığı için bu sorunun bütün derinliklerini bilen, çeşitli vesilelerle çözüm perspektifinin içinde faaliyet göstermiş, dünyada en önde gelen devlet adamıdır. O sebeple de baştan beri herkesin faydasına olacak bir politik çözümün ortaya çıkması için iradesini ortaya koymuştur. Burada şu anda düşünülmesi gereken, askeri eylemlerle Gazze'ye kara harekatı yaparak daha çok katliama seyirci kalmak değil, Filistinli ve İsrailli çocukların da rahat uyuyabildiği bir politik çözüm perspektifinin çıkarılmasıdır."

"Kimsenin bize taraf seçtirme, tercih dayatma yetkisi yoktur"

Çelik, bölgeden daha büyük bir savaş çıkarmak isteyen farklı güçlerin ve farklı devletlerin faaliyetlerini takip ettiklerini ancak buradan daha büyük bir barış çıkarılması imkanının da olduğunu vurguladı.

Ülkelerin garantörlüğü ve uluslararası korumanın Filistinliler için sağlanmasıyla 1967 parametrelerine uygun, coğrafi bütünlüğü olan bir Filistin devletinin kurulması ile bu çözümün sağlanacağını vurgulayan Çelik, bunun dışındaki yaklaşımların hiçbir şekilde çatışmaları sona erdirmeyeceğinin defalarca görüldüğünü ifade etti.

"Birileri çıkmış, Batılı politikacılar, 'Erdoğan ve Türkiye tarafını seçsin.' diyorlar. Kimsenin bize taraf seçtirme ve tercih dayatma yetkisi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti'ne taraf seçtirecek ya da yetki dayatacak yeryüzünde bir devlet, politik ve askeri güç yoktur." diyen Çelik egemen bir devlet olarak Türkiye'nin kendi kararlarını kendisinin vereceğini belirtti.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik şunları kaydetti:

Fatih Camisi'nde imama ve cemaate bıçakla saldıran sanığa 22 yıl 9 ay hapis cezası verildi Fatih Camisi'nde imama ve cemaate bıçakla saldıran sanığa 22 yıl 9 ay hapis cezası verildi

"Türkiye'nin de Cumhurbaşkanımızın da tarafı bellidir. İnsanlıktan, insani değerlerden, hakkaniyetli bir çözümden ve adil bir barıştan yanayız. İnsanların topluca katledilmesine, bir halkın topluca cezalandırılmasına, hastanelerin vurulmasına topyekûn karşıyız. Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye'ye 'Tarafınızı seçin.' diyenler önce kendi taraflarının ne olduğu konusunda insanlık vicdanıyla yüzleşen bir değerlendirme yapmalıdırlar. Bir an evvel Gazze'de bu bombalamaların sona ermesi ve politik bir çözüm için politik bir çerçevenin ortaya çıkması konusunda herkesin sorumluluk alması gerekir. Şu anda yapılması gereken savaş makinalarını işletmek değil, devlet aklını, diplomatik kapasiteyi ve çözüm perspektifini ortaya koymaktır. Yoksa bütün bölgeyi içine alacak bir savaş karşısında kaybeden herkes olacaktır, bütün bir bölge kaybedecektir, bunun kazananı olmayacaktır. Sonuçta kimin daha çok katliam yaptığı ile övünen İsrail'in eylemliliği karşısında birçok ülke bunun parçası haline gelmiş olacaktır. Seçici bir adaletle, tek taraflı olarak yapılan açıklamalar aslında birtakım aşırı eylemlerin daha da cesaretlendirilmesinden başka bir işe yaramamaktadır."

Editör: Mücahit Talha Altın