Birleşmiş Milletler (BM), 29 Kasım 1947'de aldığı kararla Filistin devletinin ikiye bölünmesine, 1977 ve 1979'da aldığı iki kararla da aynı günün "Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü" olarak kutlanmasına karar verdi.
Filistin için 29 Kasım hem "bölünme" hem de "dayanışma" günü anlamına geliyor.
Filistin devleti vurgusu
Katar Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Katar'ın Filistin halkının haklarını destekleme konusundaki kararlı tutumunun devam ettiği vurgulandı.
Açıklamada, bölgede adil ve sürdürülebilir barışın, başta Gazze olmak üzere Filistin halkının acılarına ve onlara karşı işlenen suçlara son verilmesine, tüm haklarının garanti altına alınmasına, en önemlisi de 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devletinin kurulmasına bağlı olduğu kaydedildi.
Umman Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da Umman'ın Filistin halkının özgürlüğe, adalete ve barışa ulaşma hakkına güçlü destek verdiği belirtilerek, bugünün Filistinlilerin topraklarındaki köklerini kanıtlamak için bir fırsat olduğu vurgulandı.
Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise Mısır'ın Filistin halkıyla tam dayanışmasını sürdürdüğü vurgulanarak, İsrail'in uluslararası kamuoyunun gözü önünde işlediği sistematik ihlaller karşısında Filistin halkının kararlılığını selamladığı aktarıldı.
Açıklamada, İsrail'in Filistin topraklarındaki işgaline son vermek ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsız bir devlet kurma yönündeki istek ve umutlarını gerçekleştirmek için uluslararası çabaların birleştirilmesi gerektiği ifade edildi.
Gazze Şeridi'nde derhal ateşkes ilan edilmesi ve insani yardımların tam ve koşulsuz olarak bölgeye girişinin sağlanması çağrısında bulunuldu.
Açıklamada ayrıca Mısır'ın, Filistin halkına insani yardım sağlamak ve Gazze'deki insani müdahaleyi güçlendirmek amacıyla uluslararası desteği harekete geçirmek için 2 Aralık'ta uluslararası bir bakanlar konferansı düzenleyeceği belirtildi.
Uluslararası toplumun Gazze'deki başarısızlığı
Tunus Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise uluslararası toplumun Gazze'deki soykırımı durdurma konusundaki başarısızlığı kınandı.
Açıklamada, Filistin halkının artık yalnızca dayanışma ve sempatiye değil aynı zamanda çalınan kendi kaderini tayin hakkını geri kazanmaya ve işgale son verilmesine ihtiyacı olduğu ifade edildi.
Uluslararası topluma, İsrail'in Gazze'de ve işgal altındaki Filistin topraklarında sürdürdüğü sistematik soykırımı durdurmak için "derhal, etkili ve sorumlu şekilde harekete geçme" çağrısında bulunuldu.
Arap Parlamentosundan yapılan açıklamada da uluslararası topluma, dünya ülkelerine, uluslararası ve bölgesel parlamentolara ve insan hakları kuruluşlarına "Filistin halkının acılarının sona ermesi için pratik ve ciddi adımlar atmaları" çağrısı yapıldı.
Bölgede ve dünyada güvenlik ve barışın sağlanmasının, istikrara dönüşün ve gerilimin durdurulmasının ancak "Filistin sorununun çözülmesine, İsrail saldırılarının derhal durdurulmasına, Gazze Şeridi'nde yapılacak ateşkese, İsrail ordusunun ve Filistinlilerin topraklarını gasbeden İsraillilerin Batı Şeria'daki ihlallerine son verilmesine" bağlı olduğu kaydedildi.
Açıklamada ayrıca, Arap Parlamentosunun Filistin halkıyla tam dayanışma içinde bulunduğu ve Filistin davasını tasfiye etmeyi veya Filistin halkının haklarını baltalamayı amaçlayan tüm proje ve planlara karşı olduğu vurgulandı.