Dönemin Mısır Cumhurbaşkanı ve Gazze Şeridi'nin o dönemki en büyük savunucu babalarından biri olarak bilinen Muhammed Mursi, halkın özgür iradesiyle seçilmiş ilk lideriydi. Ancak, Mısır ordusunun başında bulunan General Abdülfettah el-Sisi tarafından yapılan darbe, Mısır’ı yeniden askeri vesayetin pençesine iterek Mursi'nin trajik sonunun başlangıcı oldu.
Muhammed Mursi, 2012 yılında gerçekleşen demokratik seçimlerle Mısır’ın ilk sivil cumhurbaşkanı olarak görevine başladı. Mursi, İslamcı görüşleriyle tanınan Müslüman Kardeşler hareketinin bir üyesiydi ve geniş halk kesimlerinin desteğini arkasına almıştı. Mursi’nin başkanlığı, Mısır’ın kritik döneminde, halkın umutlarını ve taleplerini temsil ediyordu.
Ancak, Mursi’nin reform girişimleri ve ülkede gerçekleştirmeye çalıştığı değişiklikler, ordu ve eski rejimin kalıntıları tarafından büyük bir tehdit olarak algılandı. Mursi’yi iktidardan indirmek için fırsat kollayan Sisi, 3 Temmuz 2013’te askerî darbeyi gerçekleştirdi. Halkın iradesine ve demokrasiye darbe vuran Sisi, Mursi’yi iktidardan uzaklaştırarak Mısır’ın kontrolünü ele geçirdi.
Bu darbe, yalnızca Mısır’da değil, tüm dünyada büyük bir tepkiyle karşılandı. Sisi’nin iktidara gelmesiyle birlikte Mısır, baskı ve zulmün hakim olduğu bir dönem yaşamaya başladı. Binlerce insan, darbe karşıtı protestolara katıldıkları için hapse atıldı, işkence gördü ve idamlarla karşı karşıya kaldı. Sisi, darbenin ardından kendisini "kurtarıcı" olarak göstermeye çalışsa da, gerçekte Mısır’ı demir yumrukla yöneten bir diktatöre dönüştü.
Sisi'nin yönetimi sırasında Mısır'da binlerce sivil hayatını kaybetti. İnsan hakları örgütlerinin raporlarına göre, Sisi rejiminin baskıcı politikaları sonucunda, darbeden bu yana 4.000'den fazla sivil öldürüldü. Bu ölümler, darbe karşıtı protestolara müdahale sırasında, hapishanelerdeki işkencelerle ve idam cezaları ile gerçekleşti. Bu korkunç tablo, Sisi'nin diktatörlüğünün ve acımasız yönetim tarzının bir yansıması olarak kabul ediliyor.
Mursi ise darbeden sonra uydurma suçlamalarla yargılandı ve hapiste uzun bir süre boyunca insanlık dışı şartlar altında tutuldu. Sağlık sorunlarıyla mücadele eden Mursi, bu zorlu süreçte uluslararası toplumdan ve insan hakları örgütlerinden gelen çağrılara rağmen serbest bırakılmadı. Mursi, 17 Haziran 2019’da mahkeme salonunda hayatını kaybetti. Mursi'nin ölümü, birçok kişi tarafından "yargısız infaz" olarak değerlendirildi ve Sisi rejiminin acımasızlığına bir kanıt olarak gösterildi.
Abdülfettah el-Sisi’nin darbesi, Mısır’da demokrasinin ve insan haklarının büyük ölçüde gerilediği bir dönemin başlangıcı oldu. Halkın sevgilisi Muhammed Mursi’nin trajik sonu, Sisi’nin iktidara gelme sürecinin ve darbeci zihniyetinin en acı sonuçlarından biri olarak tarihe geçti.
Bugün Sisi, Mısır’ı otoriter bir rejimle yönetmeye devam ederken, Mursi’nin anısı, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin sembolü olarak yaşamaya devam ediyor.
Daily Ummah