Çin Komünist Partisi (ÇKP) lideri Şi Cinping yönetimindeki Çin hukümeti, soykırım politikasını bir kez daha dünyaya acı bir şekilde gösteriyor. Doğu Türkistan’daki Türk varlığını silmek için insanlık suçu işleyen Çin , bu kez de bir Uygur Türkü akademisyeni ömür boyu hapse mahkum etti.
Ömrünü Uygur Türkleri nin tarihi serüvenine adayan Antropolog Prof. Dr. Rahile Davut, "devletin güvenliğini tehlikeye sokma" suçundan 2018 yılında yargılanmış ve hapis cezasına çarptırılmıştı. Davut'un karara ilişkin itirazına sözde XinjiangUygur Özerk Bölgesi Mahkemesi tarafından ret yanıtı geldi. Bunun üzerine Davut hakkında müebbet hapis cezası kararı onandı.
"Davut'un hapis cezası Uygur halkı için büyük kayıp"
Çin'in Uygur Türkleri ne yönelik soykırım politikasını gündenimden düşürmeyen Diu Hua Vakfı Genel Müdürü John Kamm, "Profesör Rahile Davut 'un ömür boyu hapis cezasına çarptırılması acımasız bir trajedi, Uygur halkı ve akademik özgürlüğe değer veren herkes için büyük bir kayıptır. Onun derhal serbest bırakılması ve güvenli bir şekilde ailesine geri dönmesi çağrısında bulunuyorum" dedi.
Kızı Pulati'den Rahile Davut için çağrı
Öte yandan yıllardır annesi Rahile Dawut'a ulaşamayan kızı Akide Polat acısını şöyle dile getirdi:
"Annem için her gün endişeleniyorum. Masum annemin hayatını hapishanede geçirmek zorunda kalacağı düşüncesi dayanılmaz acı veriyor. Çin, merhametini göster ve masum annemi serbest bırak"
Ayrıca, edinilen bilgiye göre 57 yaşındaki Davut'un yıllardır araştırdığı 1000 yıllık tarihi kente, gözaltı kararından sonra Pekin yönetimi tarafından bulldozer gönderildi.
Rahile Davut kimdir?
Uygur Türkü Antropolog Rahile Davut kendi alanında yaptığı çalışmalarla akademide önemli bir yer edinmişti. Doğu Türkistan'ın yapısı, tarihi serüveni, Uygur Türkleri nin folkloru ve kültürü ile ilgili başarılı çalışmaları ÇKP tarafından "tehlike potansiyeli" taşıdı. sözde Xinjiang Üniversitesi Beşeri Bilimler Fakültesi'nde öğretmenlik yapan Davut, ilk olarak 2007 yılında Etnik Azınlıklar Araştırma Merkezini kurdu. Davut, son teknolojiyle saha çalışmaları yapıyordu.
Harvard Üniversitesi, Cornell Üniversitesi ve British Columbia Üniversitesi'nde dersler veren 57 yaşındaki Davut aynı zamanda Pensilvanya Üniversitesi, Washington Üniversitesi, Indiana Üniversitesi ve Cambridge Üniversitesi'nde misafir olarak öğretim görevlisi oldu. Davut ayrıca çok sayıda kitap ve makale yayımladı. İlk olarak 2016 yılında gözaltına alınan Davut'un serbest bırakılması için pek çok kurum ve kuruluş Çin hükumetine çağrıda bulundu.
Doğu Türkistan'da bir soykırım yaşanıyor!
Çin Halk Cumhuriyeti hükumetinin sistematik baskıları ve asimilasyon politikaları ile Doğu Türkistan’da topyekûn bir halk soykırıma uğradı ve bugün halen uğramaya devam ediyor.
Milli, dini, siyasi ve kültürel olarak Doğu Türkistan’da Çin li olmayan tüm Türk kökenli milletler, bu baskının kurbanı oluyor. Doğu Türkistan’da soykırıma varan ağır insan hakları ihlalleri, her geçen gün dünya kamuoyunun daha çok gündemine geliyor. Etnik ve kültürel ayrımcılığa ve insan hakları ihlallerine maruz kalan Doğu Türkistanlılar, ucuz iş gücü olarak Çin li şirketlerde çalıştırılıyor. Öte yandan, Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre ise Çin Komünist Partisi, kültürel soykırım uyguladığı Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında, milyonlarca insanı yasa dışı bir şekilde alıkoyuyor. Çin hükumeti, toplama kamplarında ve ceza kamplarında insanlık dışı şartlarda tutulan Uygur Türkleri nin durumuna dair tüm verileri dünya kamuoyundan gizliyor.
Çin'in toplama kampları
Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri başta olmak üzere diğer Türk halklarından milyonlarca kişi suçsuz yere toplama kamplarına alınmaktadır. Halen bu baskı tüm şiddetiyle devam etmektedir.
Tanıkların ifadelerine göre tutuklular, işkenceya uğruyor, sağlıksız şartlarda ellerinde kelepçe, ayaklarında zincirle yaşıyor. Kampta tutulanlara, ne olduğu belirsiz ilaçlar ve iğneler veriliyor. İnsanlar, burada tırnak çekme, kamçı, elektrik gibi işkencelere maruz kalıyor, kadınlar toplu tecavüze uğruyor.
GENÇ NÜFUS KAMPLARDA YOK EDİLİYOR!
Milyonlarca genç, Doğu Türkistan’daki çalışma kamplarında veya Çin ’deki fabrikalarda zorunlu köle işçi olarak çalıştırılıyor. Doğu Türkistan’da bir çoğu toplama ve çalışma kamplarına gönderildikten sonra geride kalanlar da siyasi propaganda ezberlemeye, kamu hizmeti adıyla ücretsiz çalışmaya zorlanıyorlar. Kamplarda, kadınlar kısırlaştırılıyor, hamilelere zorla kürtaj yaptırılıyor ve genç kadınlar da Çin lilerle evliliğe mecbur ediliyor. Ailelerinden koparılan 1 milyona yakın çocuk, çocuk toplama kamplarında asimile ediliyor. Çin ce konuşmaya, Çin ce yaşamaya, Çin liler gibi beslenmeye zorlanıyorlar.
Türk ve İslam değerleri ayaklar altına alındı
Doğu Türkistan’da milli ve dini kültür mirasları yok ediliyor, Uygur tarihi ve kültürüyle ilgili kitaplar yakılıyor. Türk-İslam mimarileri ve tarihi şahsiyetlerin türbeleri, heykelleri yok ediliyor. İnanç özgürlüğü hiçe sayılıyor. Camiler yıkılıyor. Kur’anlar yakılıyor. Namaz kılmak, oruç tutmak kampa alınma nedeni olarak gösteriliyor. Türkiye başta olmak üzere yurtdışı ülkelerinde okumuş, seyahat etmiş olmak ya da sadece bunları yapan birinin akrabası olmak bile toplama kampına alınma veya hapse atılma nedeni olabiliyor.
“Kardeş aile” projesi adı altında her aileyle ilgilenecek Çin li memur atandı. Bu “kardeşler” aile mahremiyetini çiğneyerek Uygurların evlerinde konaklıyor, aile üyelerinin rejime bağlığını denetliyorlar.