Sahnede en fazla öne çıkan ilk şey; kafirlerin tek bir vücut olarak İslam ehline karşı birleşmesidir. Bu da bize, savaşacağımız kesimin sadece zelil, alçak ve sayıca az olan Yahudilerden ibaret olmayacağı, bilakis tüm küfre karşı olacağını göstermektedir. Onların sözlerini ve tutumlarını gözeten her bir girişim, helaka sürükleyecek büyük hatalardan kabul edilir.
İkinci alamet; başlarına gelenlerden ötürü İslam ehlinin çektiği acılar, yaşadığı katliamlar, yaralar ve sürgünlerin oranıdır. Cihad yolculuğu, kan, ter ve acılarla bezenmiştir. Yahudilere karşı silah taşımayı düşünenlerin tereddüt göstermeden tüm bunlara hazırlıklı olması gerekir.
Üçüncü alamet; insanların mücahidleri yüz üstü bırakmaları, onları destekleme ve himaye etme görevlerini yerine getirmemeleridir. Bu yüz üstü bırakma durumu zorunluluk halinde ortadan kalkabilir. Bu da istemeyerek de olsa ümmetin tüm kafirlerle karşı karşıya gelmeleri durumunda olur. Ancak başlangıçta mücahidlerin yüzleşme kefesinde kendilerinden başkasını hesap etmemeleri gerekir. Hesaplaşma sürecinin uzamasıyla deklem de değişebilir.
Dördücü alamet; mürtedlerin Yahudilerle birlikte olmasıdır. Daha önce açığa vurulması ayıp karşılanan tutumlar sıradanlaşmış ve her hangi bir utanma ve arlanma hissi olmadan izhar edilir olmuştur. Belki bu mürtedlerin Yahudilerle birlikte askeri olarak savaşa katılmaları gibi, bunlardan daha açık olan riddet durumlarıyla da karşılaşabiliriz.”