Atatürk Üniversitesi yerleşkesindeki 15 Temmuz Milli İrade Salonu'nda düzenlenen program, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Uluslararası Sağlık İnisiyatifi üyesi ve Gazze'ye Tıbbi Koridor Akvisti Dr. Hüseyin Durmaz, panelde, dünyanın Gazze'de olanlara sessiz kaldığını söyledi.
Dünyanın bu gidişata "dur" demesi gerektiğini belirten Durmaz, "Gazze bizim için bir nimet. Eğer dünya bu trajediyi görüp Gazze'nin bize hatırlattığı değerlerle yeni bina inşa sürecine girerse kendi gidişatını kurtaracaktır. Aksi halde hızlı bir çöküş olacak ki bundan hiçbirimiz yakamızı kurtaramayız." diye konuştu.
Durmaz, Gazze'nin önemine değinerek, şunları dile getirdi:
"Gazze bir zaferdir. Çok kitap okuyanlar, Batı'nın değer yargılarını doğru okuyabiliyorlardı ama bu herkes için geçerli değildi. Para ve emek versek, filmler yapsak bu değerlerin İsrail'i korumak için inşa edildiğini, sadece kendileri için icat ettiklerini anlatmaya gayret etsek anlatamazdık ama Gazze ile bütün bunlar açığa çıktı. Bundan daha büyük zafer ne olabilir? Modern dünyada İslam'ı yaşamanın nasıl olacağını anlattığımızda 'İslam'ın değerleri bugüne uymaz' deniliyordu ama bugün Gazze, Kur'an-ı, Peygamberimizi hayatının merkezine alarak bir model inşa etti. Biz de bunun canlı şahidi olduk. Bundan daha büyük zafer mi olur?"
Müslümanlar olarak somut çözümler üreten zihin yapısına dönülmesi gerektiğine dikkati çeken Durmaz, "Bugün eğer Gazze için bir şeyler yapmazsak bunun en büyük bedelini biz ödeyeceğiz. Duygusal moddan ya da sorunlardan nasıl çıkarız düşüncesinden sorunları öngören bir düşünce yapısına geçmek zorundayız. Gazze, bu düşünce yapısına geçmişti. Gazze, İsrail'in soykırım yapacağını zaten biliyordu. Ona dönük öngörülerine uygun olarak kendilerini hazırlamıştı." değerlendirmesinde bulundu.
"Bu hak ile batılın savaşı"
Gazze'de gönüllü doktorluk yapmış Taner Kamacı ise Gazze'ye gitmeden önceki düşüncelerinin değiştiğini belirtti.
İzlenimlerinden bahseden Kamacı, şunları kaydetti:
"Hayatlarından bıkmış, isyan etme seviyesine gelmiş insanlar olduğunu sanıyordum çünkü sosyal medya ve televizyonlarda daha çok acı çeken, ağlayan insanlar var. Gittiğimde gördüm ki biz hiç onların halini hissedememişiz. 2 hafta kaldım. Bizi sıcak bir şekilde tebessümle karşıladılar. Hiç halinden şikayet eden görmedim. Kaybettikleri karşısında bile 'Biz kaybetmeyiz' diyorlardı. Onlar, Allah için her şeylerini feda etmişler. İnsanlar hastane koridorlarında yaşıyor, yer bulamayanlar ise çadırlarda kalıyordu. Ben ramazan ayında gittim. İftar ve sahurda ekmek bulamayanlar vardı. Eğer ekmeğin yanında zeytin bulursa 'Kral sofrasındayız' diyorlardı. Böyle bir ortamda hallerinden memnunlar. Bu hak ile batılın savaşı. Eğer deseler ki İsrail ile anlaşalım her şeyimizi onlar ayarlasın İsrail bunu kabul ederdi ve Gazze'yi Dubai'ye çevirirlerdi. Çünkü onların istediği şey bu ama onlar değerlerinden vazgeçmek istemiyorlar. Bu uğurda canlarını feda ediyorlar."
Türkiye'de görev yapan Gazzeli doktor Baha Almasri de İslam için bir şeylerin yapılmasını ve çocukların buna göre yetiştirilmesi gerektiğini vurguladı.
Almasri, Gazze'deki şehitlerin birçok şeye vesile olduğunu anlatarak, şunları ifade etti:
"On binlerce insanımızı kaybettik ama şehitlerin kanlarında çok fazla bereket gördük. Binlerce, on binlerce gayrimüslim artık Müslüman oldu. İsrail'in gerçek yüzünü bu şehitlerin kanlarıyla gördük. Aksa Tufanı başladıktan sonra Batı ülkeleri birleşip Gazze'deki direnişi yok etmeye kalktı. Onlar Gazze'de zafer kazanmadı ama biz Aksa Tufanı ile çok önemli bir zafer kazandık. Bunun sonuçları anlık değil, uzun zamanda olacak."