Sınır kapılarının kapatılması ve insani yardımların engellenmesi, halkı zorla göç ettirmeye yönelik sistematik baskının temel araçlarından biri hâline gelmiş durumda.
Gazze’nin sadece Akdeniz’e açılan bir deniz kapısı ve kara yoluyla iki çıkış noktası bulunuyor: biri İsrail’e, diğeri Mısır’a açılıyor. Ancak bu sınırlı geçiş hatları da uzun süredir İsrail’in siyasi ve askerî denetimi altında tutuluyor.
Kapatılan Sınır Kapıları:
-
Karni (Mintar) Kapısı: Gilad Şalit’in 2006’da esir alınmasından sonra önce geçici, 2011’de ise kalıcı olarak kapatıldı.
-
El-Awda (Dönüş) Kapısı: 2008 yılında tek taraflı ticaret için kullanılan bu kapı da kalıcı olarak kapatıldı.
-
Şucaiyye Kapısı: Yaklaşık 15 yıl önce kapatıldı ve bölge askerî üsse çevrildi.
-
El-Karara Kapısı: Sadece İsrail ordusunun giriş çıkışları için kullanılıyor, sivillerin geçişine kapalı.
Kısıtlı Olarak Açık Kapılar:
-
Kerem Ebu Salim: Mısır ve İsrail denetiminde olan bu kapı, Gazze’nin ticaretinin yüzde 57’sini sağlıyor. Ancak teknik ve siyasi gerekçelerle sık sık kapatılıyor.
-
Beyt Hanun (Erez) Kapısı: İsrail’in tam kontrolü altında. Sınırlı sayıda hasta, tüccar ve işçiye geçiş izni veriliyor.
-
Refah Kapısı: Mısır’a açılan bu kapı, Gazze halkı tarafından “hayat damarı” olarak nitelendiriliyor. Ancak savaş öncesinde sık sık kapanıyordu. Son olarak İsrail, kapının Filistin tarafını kontrol altına aldı ve tamamen işlevsiz hale getirdi.
Uluslararası hukuk uzmanları, İsrail’in sınır kapılarını sivillere kapatmasının açık bir şekilde insan hakları ihlali olduğunu vurguluyor. Gazze halkı, ilaç, su, gıda ve yakıt gibi temel ihtiyaçlara erişemediği gibi, dış dünya ile tüm bağları da neredeyse kopmuş durumda.
İsrail’in uyguladığı bu kuşatma politikası, bölgeyi sadece fiziksel olarak değil, sosyal ve ekonomik olarak da izole ederek yaşamı sürdürülemez hâle getiriyor.