Sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılan videolar, başkent Tahran'ın birçok semtinde gece sloganlarının yükseldiğini gösteriyor. Videolarda ‘Diktatöre ölüm’, ‘Yoksulluk, yolsuzluk ve yüksek fiyatlar, rejimi devirmeye gidiyoruz’, ‘Besic’e ölüm’, ‘Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) ölüm’ ve ‘Hamaney'e ölüm’ sloganları duyuldu. Tahran Üniversitesi'ndeki üniversite yurdunda kız öğrenciler de rejimi kınayan sloganlar attı. Yetkililer protestocuları bastırmak için ölümcül bir kampanya başlattıktan sonra gece sloganları protestoların değişmez bir hamlesi haline geldi.
Şarku’l Avsat’ın İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı’ndan (HRANA) aktardığı habere göre, Ahlak Polisi tarafından başörtüsünü düzgün takmadığı gerekçesiyle gözaltında hayatını kaybeden Kürt asıllı Mahsa Amini adlı genç kızın ölümünün akabinde İranlıların rejim karşıtı yürüyüşler düzenlemek için sokaklara döküldüğü günden beri 70'i çocuk olmak üzere 522 protestonun öldüğünü bildirdi.
164 il ve 144 üniversiteyi sarsan protestolarda güvenlik ve askeri güçlerden 68 kişi hayatını kaybetti. HRANA’nın tahminine göre tutuklu sayısı 19 bin 400'e ulaştı. Buna karşılık şu ana kadar yetkililer, İstihbarat Bakanlığı ve DMO’nun buna paralel istihbarat aygıtına ek olarak polis güçleri tarafından yapılan tutuklamalara ilişkin herhangi bir istatistik paylaşmadı.
Son haftalarda protestoların temposundaki düşüşe rağmen, özellikle İranlı yetkililerin tutuklulara ceza vermeye devam etmesi ve son iki hafta içinde dört protestocunun idam edilmesinin ardından daha fazla mahkuma idam cezası verileceği endişesiyle protestolar hala ülkede etkisini sürdürüyor.
Protestolar, rejimi devirme taleplerine dönüşmeden önce kadınların başörtüsü özgürlüğüne ilişkin konulara odaklanıyordu.
İranlı futbolcu Emir Nasr Azadani, İsfahan kentindeki protestolar sırasında güvenlik güçlerinin öldürülmesi davasında aleyhinde verilen yargı kararına karşı futbolculardan kendisine destek olmalarını istedi.
Geçen hafta İran yargısı Nasr Azadani'ye 16 yıl hapis cezası verirken, Salih Mir Haşimi, Mecid Kâzimi ve Said Yakubi'yi “Allah'a ve devlete karşı savaş açma” suçlamasıyla idam cezasına çarptırdı.
Futbolcunun davası ve idam cezası alma olasılığı, Uluslararası Profesyonel Futbolcular Birliği (FIFPro) başta olmak üzere yabancı tarafların eleştirilerine yol açtı.
Nasr Âzadânî, hakkındaki cezayı hak etmediğini söyleyerek başta futbolcular olmak üzere İranlıları kendisini desteklemeye çağırdı.
Öte yandan Arapların çoğunlukta olduğu Ahvaz’ın güneyinde bulunan Maşur Petrokimya Tesisi’ndeki işçiler, geciken maaşlar ve geçim talepleri nedeniyle greve gitti.
Bu sırada İran rejiminin kurucusu “İmam” Humeyni’nin torunu Ali Humeyni, iktidarın bütün İran halkına teslim edilmesi çağrısında bulundu. İran protestolarına işaret ederek “Halkın dinini korumak istiyorsanız, halka geri dönmelisiniz” dedi.
Humeyni'nin ofisinin sözcüsü Cameran web sitesinin aktardığına göre Ali Humeyni, İranlı yetkililerin göreve geldikten sonraki yaşam tarzlarını üstü kapalı olarak eleştirerek “Yetkililerin bir yerli Peykân arabasıyla girip bir Mercedes-Benz arabasıyla çıkması devrimin vaatlerinden biri değildi” dedi.
Site, Humeyni'nin torununun Necef'teki evinde yaptığı konuşmaya İran'ın Necef, Basra ve Erbil konsoloslukları yetkilileri ile bir grup İranlı parlamenterin katıldığını belirtti.
Ali Humeyni konuşmasını şöyle sürdürdü:
“İran halkından daha dindar olduğumuzu ve onları dine döndürmemiz gerektiğini düşündüğümüzde işte bu, düşüşümüzün başlangıcı olur. Bu halk sabırlı ancak aynı zamanda protestocu. Hepimizin protesto ettiği şeyler var. Protestolar olmalı. Bu olmazsa ve ölümcül bir sessizlik çökerse, işte o zaman korkmalıyız.”
Humeyni “Yetkililerimiz hata yapınca insanlarımız öylece izliyorsa, ya bu milletin öldüğünü ya da bunun kimsenin sesinin duyulmadığı Saddam rejimi olduğunu söylemeliyiz” dedi. Humeyni aynı zamanda “İktidarı İran halkı bileşkesine devredebilirsek eminim ki onlar İslam'ı bizden daha iyi yaşayacaktır” ifadelerini de kullandı.
‘İran kimliği’ ile ‘Şiilik’ arasında bir çatışmanın olduğunu reddeden Ali Humeyni, “İran kimliğinin ayrıcalıkları vardır ve bunları küçümsememek gerek” dedi. Aynı zamanda “Halkın bileşkesi demek, tarih boyunca İran toplumunun içinde çok dindar da çok dindar olmayan da bulundu demek. Bu bileşke, kültürü ve Şiiliği korumuştur” ifadelerini kullandı.
Ali Humeyni, reformistlerle yakın bağları olan ağabeyi Hasan Humeyni'nin aksine muhafazakarlara yakın kabul ediliyor.
Geçen hafta iktidar düzeninde son sözü söyleyen rejim lideri “Rehber” Ali Hamaney, protestoların ‘yolsuzluk ve ekonomik zayıflığa’ karşı olduğunu reddederek ‘rejimin güçlü yönlerini hedef aldığını’ vurguladı.