Karadaği, Katar'ın başkenti Doha'da bulunan Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Merkezinde AA muhabirine, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik sürdürdüğü soykırımın birinci yılına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Dünyanın Gazze Şeridi'nde yaşanan soykırımı durdurmak yerine seyirci kaldığını ifade eden Karadaği, başta ABD olmak üzere Batı'nın İsrail'in bütün soykırımına destek verdiği ifade etti.

ABD'nin, "kendisini koruma hakkı olduğu" bahanesiyle İsrail'e koşulsuz destek verdiğini belirten Karadaği, Filistin meselesinde İslam dünyasının birlikte hareket etmediğini vurgulayarak, "Maalesef İslam dünyası bu süreçte üçe ayrıldı. İlk kısım sanki hiç bu katliamlar yaşanmamış, saldırılar sanki hiç başlamamış ve devam etmemiş gibi sessizliğe büründü. İkinci kısım bırakın sessizliği üstüne bir de İsrail'e farklı alanlarda destek verdi ve gerek ticari gerekse siyasi olarak destek vermeye devam etti. Üçüncü kısım ise Türkiye, Katar, Malezya, Cezayir, Kuveyt gibi çok az sayıda devlet, İsrail'in karşısında Filistinlilerin yanında yer aldı. Ancak bu durum İsrail'i durdurmaya yetmedi. Soykırımlar, ölümler ve yıkımlar devam etti." diye konuştu. 

Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail saldırılarında 3 bin 645 kişinin öldüğünü açıkladı Lübnan Sağlık Bakanlığı, İsrail saldırılarında 3 bin 645 kişinin öldüğünü açıkladı

"Ne tarih ne de insanlık daha önce böylesi bir yıkıma ve soykırıma tanık olmadı"

İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki soykırımının üzerinden tam bir yıl geçtiğine dikkati çeken Karadaği, Gazze'nin, her gün neredeyse en az 50-100 şehit ve yaralı vermeye devam ettiğini vurgulayarak, "Siyonistler; topraklarımızı, evlerimizi işgal ediyor. Bu yıl kelimenin tam anlamıyla korkunç katliamlar yaşandı. Camiler, hastaneler, okullar ve üniversiteler yıkıldı. Altyapı tamamen yok edildi. Ne tarih ne de insanlık daha önce böylesi bir yıkıma ve soykırıma tanık olmadı." şeklinde konuştu.

Bu yılı, "hüzün yılı" olarak nitelendiren Karadaği, İsrail saldırılarının sadece Gazze ile sınırlı kalmadığını, Batı Şeria ve Lübnan'da taşındığını hatırlattı.

Aynı zamanda Mescid-i Aksa'ya yönelik baskılarını da arttırdığına dikkati çeken Karadaği, "Bütün bunlar maalesef Müslümanları bir araya getiremedi. 50'den fazla İslam ülkesi bir şey yapamadı. Mazlumların gözyaşını dindiremediği gibi İsrail'i de durduramadı." ifadelerini kullandı.

"Türk devletine ve milletine, bu ahlâkî ve tarihi duruşları için teşekkür ediyoruz"

Türkiye'nin Filistin konusunda tarihi ve manevi sorumluluğu olduğunu hatırlatan ve Türkiye'nin İsrail'i durdurmak için elinden geleni yaptığının altını çizen Karadaği, "Ancak ne yazık ki Müslümanların Filistin konusunda birlik içinde olmamaları Türkiye'nin bu konuda yalnız kalmasına sebep oldu. Dünya Müslüman Alimler Birliği olarak, Türkiye'nin duruşunu takdir ediyor ve Türk hükümetine, Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'a ve Türk milletine, bu ahlâkî ve tarihi duruşları için teşekkür ediyoruz. Türkiye'nin bu duruşu, aslında Sultan Abdülhamid'in, Filistin topraklarının bir zerresini bile teslim edilmesini katı bir şekilde yasaklayan iradenin bir uzantısıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"Arap ve İslam ülkelerinin bir kısmı petrol ve gaz ambargosu uygulayabilirdi"

Müslüman ülkelerinin yaşanan soykırımlar karşısında atabilecekleri birçok adımın olduğunu belirten Karadaği, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İslam ülkelerinin önemli bir kısmı petrol ve gaz ambargosu uygulayabilirdi. Tıpkı 1973'te dönemin Suudi Arabistan Kralı Faysal bin Abdülaziz'in yaptığı gibi bir petrol ve gaz ambargosu uygulanabilirdi. Bu oldukça etkili olurdu. Dolayısıyla Arap ve İslam ülkelerinin petrol ve gaz ambargosu uygulaması en etkili yöntem olurdu. Çünkü ABD ve Avrupa, Rusya ile savaş halinde ve bu sebepten diğer büyük bir üretici olan Rusya'ya bağımlı kalmak istemeyen Batı, mecburen bu krizi aşmanın çözümünü arayacaktı. Ancak maalesef bu şu ana kadar gerçekleşmedi."

Karadaği, bir diğer atılabilecek adım olarak İsrail'le ilişkilerin kesilebileceğini belirterek, Türkiye gibi ekonomik alanda ilişkilerin sonlandırılabileceğinin altını çizdi.

Gazze'ye destek vermenin gerekliliği konusunda birçok fetva verdiklerini ve açıklamalarda bulunduklarını hatırlatan Karadaği, bu konuda uluslararası çapta büyük bir konferans yapılmasını önerdiklerini aktararak, "Türkiye'den yetkililer aracılığıyla Sayın Erdoğan'a sunduğumuz önemli bir öneri de şuydu. Aynı zamanda bu öneriyi Malezya Başkanına da sunduk. Gazze'deki soykırıma karşı çıkan tüm ülke liderlerinin yer alacağı bir zirve tertip edilmesini talep ettik." bilgisini paylaştı.

Karadaği, ayrıca insani yardım malzemesi taşıyan gemilerinin hazırlanması ve Gazze'ye gitmesi gerektiğini vurguladı.

Müslüman ülkelere çağrı

Müslüman ülkelerin liderlerine ve halklarına harekete geçme çağrısında bulunan Karadaği, sözlerini şöyle tamamladı:

"Gazze adına tüm Müslümanlara çağrıda bulunuyorum. İslam ülkelerinin sorumlu yöneticilerine ve tüm Müslüman liderlere sesleniyorum. Bu zulmü önlemek için her türlü çabayı göstermeye davet ediyorum. Her bir lider yapabileceği ölçüde sorumludur. Ve şu an şer-i olarak bunları yapmalı, vaciptir. Müslüman halkların görevi ise gösteri ve protestolar ve yürüyüşlerin yanı sıra kardeşlerimize her türlü maddi, ekonomik ve insani desteği sağlamaktır. Topraklarını ve haklarını koruyan Gazze halkının sabrı ve direnişinin tarihte bir benzeri yoktur. Gazze'nin, Batı Şeria'nın ve tüm İslam topraklarının savunulması, herkes için hukuki bir görev ve bir zorunluluktur."

Editör: Daily Ummah