İsrail gazetesi Jerusalem Post: Aslanların İni ve diğer direnişçi gruplar İsrail'in ve Filistin yönetiminin sonsuza kadar başını ağrıtacak.
Filistin gençliğinin liderliğindeki yeni nesil Filistinli direniş grubu Aslanların İni'nin Batı Şeria'da geniş çaplı bir silahlı direniş başlatabileceği konusunda hem Filistin yönetimi hem de İsrail hükümeti endişe duyuyor.
Ancak Batı Şeria'da baskısı artan silahlı grup, Tel Aviv ve Ramallah için diğer direniş gruplarından daha fazlası. Çünkü Aslanların İni bir tarafta 2002'deki büyük Filistin işgalinden sonraki en önemli seçimiyle ilgilenmek zorunda kalan İsrail'i ve diğer tarafta Filistin yönetiminin varlığını önemli derecede tehdit ediyor.
İsrailli komutanlar yeni kurulan grubun gücünü baltalamaya devam etse de, kökleri, etkisi ve gelecekteki etkisi hakkında net bir fikirleri yok gibi görünüyor.
Geçtiğimi haftalarda İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz söz konusu silahlı grup hakkında "Eninde sonunda ortadan kaldıracağımız 30 kişilik bir ekip" yorumunu yapmıştı.
Ancak Aslanların İni, münferit bir durum değil; Nablus Tugayları, Cenin Tugayları ve çoğunlukla Batı Şeria'nın kuzeyinde bulunan diğer grupları içeren daha büyük bir oluşumun parçası.
Grup, diğer Filistinli askeri birimlerle birlikte Filistinlilerin öldüren İsrail'e karşılık verdi. Filistin Sağlık Bakanlığına göre 2022'nin başından beri Batı Şeria ve Gazze'de 170'den fazla Filistinli öldürüldü. BM'ye göre ise bu yıl Filistin'deki en kanlı yıl oldu. Çocuklar, gençler, kadınlar, yaşlılar ve hatta 14 Ekim'de öldürülen doktor Abdullah el-Ahmed İsrail zulmünün kurbanları oldular.
Buna karşılık Filistinliler biri 8 Ekim'de Şuafat'ta, diğeri 11 Ekim'de Nablus yakınlarında olmak üzere iki İsrail askerini öldürdü.
İsrail Korkusunu Gizliyor
Şuafat saldırısının ardından İsrail, Cenin ve diğer Filistin kasabalarına yönelik son müdahalelerine benzer şekilde, toplu bir cezalandırma biçimi olarak Şuafat mülteci kampını tamamen abluka altına aldı.
Filistinli Al Quds gazetesinin İsrail medyasından aldığı habere göre, önümüzdeki haftalarda İsrail ordusu Aslanların İni'ni hedef alacak. Yaklaşan çatışma için İsrail ordusunun Batı Şeria'da binlerce işgal askerini daha konuşlandırması bekleniyor.
Gantz'ın 30 kişilik ekip dediği bir grup için binlerce askerini seferber etmesini ilginç olsa da tek endişeli olan taraf İsrail değil.
Filistin yönetimi, Aslanların İni'ne silah bırakma çağrısında bulunarak yönetimin güçlerine katılabilecekleri bir teslim olma anlaşması sundu. Fakat yanıt alamadı. Geçmişte bu stratejinin işe yaradığı gruplar olmuştu.
Fakat bu sefer strateji işe yaramadı. Grup, Filistin Yönetimi'nin tekliflerini reddederek, El Fetih'e bağlı Nablus valisi İbrahim Ramazan'ı, direnişçilerin annelerine "oğullarını intihara gönderdikleri" için "sapkın" demeye zorladı. Bu söylem İsrail'in Filistin tasvirlerini haklı çıkarıyor ve Filistin yönetimi ile Filistinlilerin uslübu arasındaki farkı gösteriyor.

Batı Şeria'nın Değişen Yüzü
Üst düzey Filistinli bir yetkili Media Line'a, "Filistinliler bizi İsrail'in bir uzantısı olarak gördüklerinden artık bize güvenmiyorlar" açıklamasını yaptı. Bu doğru olsa da yeni bir şey değil.
Ancak Mayıs 2021'deki ayaklanmalar Filistin Yönetimi ile Filistinliler arasındaki ilişkide önemli bir dönüm noktası oldu. Aslanların İni'nin ve diğer Filistinli silahlı grupların yükselişi, Batı Şeria'da meydana gelen köklü değişimin bir göstergesi.
Gerçekten de Batı Şeria değişiyor. İkinci İntifada'yı (2000-2005) çok az hatırlayan veya hiç hatırlamayan yeni nesil, o zamanlar İsrail işgalini yaşamamıştı, ancak işgal ve apartheid yönetimi altındaki Cenin, Nablus ve Hebron direnişlerinin anılarından beslenerek büyüdüler.
Siyasi söylemlerine, tezahüratlarına ve sembollerine bakılırsa, bu yeni nesil Filistinli gruplar, ideolojiler ve bölgeler arasındaki yaralayıcı ve genellikle yüzeysel olan bölünmelerden bıkmış durumda. Aslında, Aslanların İni de dahil olmak üzere yeni kurulan tugayların, ilk kez Hamas, El Fetih ve diğer direnişçileri tek bir platformda toplayan çok fraksiyonlu gruplar olduğuna inanılıyor. Bu da yeni direnişçilere karşı sivil Filistinlilerin arasındaki popüler coşkuyu ve şüphe eksikliğini açıklıyor.
Örneğin, yakın zamanda Nablus'ta İsrail askerleri tarafından öldürülen Filistinli Said Al-Kuni, Aslanlar İni'nin bir üyesiydi. Bazıları El Kuni'nin Fetih Tugaylarının önde gelen bir üyesi olduğunu iddia ederken, diğerleri onun tanınmış bir Hamas direnişçisi olduğunu söylüyor.

Beklendiği gibi, İsrail her zaman yaptığı şeyi yapacak: daha fazla işgal askeri toplamak, saldırmak, suikast düzenlemek, protestolara müdahale etmek ve isyancı kasabalar ile mülteci kamplarını kuşatmak. En azından şimdilik anlamakta başarısız oldukları şey, Batı Şeria'da büyüyen isyanın Cenin ve Nablus'taki birkaç savaşçı tarafından başlatılmadığı ve bu isyanın gerçekten halka özgü bir duygunun sonucu olduğudur.
Al-Quds tarafından Yedioth Ahronoth'tan tercüme edilen bir röportajda, İsrailli bir komutan baskın sırasında Cenin'de tanık olduklarını şöyle anlattı:
"Cenin'e girdiğimizde her köşede silahlı savaşçılar ve taş atanlar bizi bekliyordu. Herkes bu direnişe katılıyor. Yaşlı bir adama bakıyorsun, taş atacak mı diye merak ediyorsun ve o da atıyor. Bir keresinde elinde bize atacak hiçbir şeyi olmayan bir adam gördüm. Hızlıca arabasına koşup bir süt kutusu kaptı ve onu da bize fırlattı."
Filistinliler, İsrail işgalinden ve işbirlikçi liderliklerinden bıkmış durumdalar. Her şeyi yoluna koymaya hazırlar; aslında bu durum hali hazırda Cenin ve Nablus'ta var. Önümüzdeki haftalar ve aylar Batı Şeria'nın geleceği ve aslında tüm Filistinliler için kritik bir öneme sahip.