Bölgede kaydedilen fotoğraflar ve görüntüler, İsrail ordusunun köye baskın düzenledikten sonra camiyi yerle bir ettiğini gösteriyor.

İsrail Meclisi'nde Değişim için Arap Listesi'nden milletvekili Yusuf el-Atavine, yaptığı açıklamada, "(Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar) Ben-Gvir'in çeteleri tüm köy sakinlerinin evlerini yıkıp onları göç ettirdikten sonra Ümmü'l-Hiran Camii'ni yıktı." ifadesini kullandı.

Atavine, "Ezan sesi, onların yıkım ve makinalarının sesinden daha yüksek çıkacak. Biz sahibi olduğumuz topraklarımızda kararlılıkla kalacağız. Zeytin ve kekik olduğu müddetçe biz de burada olacağız." ifadesine yer verdi.

İsrail'in Umm el-Hiyran köyünü keyfi olarak yıktığını ve sakinlerini göçe zorladığını belirten Atavine, İsrail ordusunun yıkımından önce geriye sadece Umm el-Hiyran Camisi'nin kaldığını belirtti.

Atavine, "Yıkım ve harap etmeyi başarısız İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli ve Ben-Gvir gurur kaynağı gördüğünden, köyün yıkılmasında ısrar ettiler. Biz bunun, Arap vatandaşlarını düşman ve işgalci olarak gören İsrail hükümetinin gerçek, ırkçı, faşist yüzünü gösteren kasvetli, kara bir tablo olduğunu söylüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

İsrail'in yıkım, zulüm ve haksızlıklarına rağmen Filistinlilerin vatanlarında kararlılıkla kalacaklarının altını çizen Atavine, "Buradan başka kalacağımız bir vatan yoktur." ifadesine yer verdi.

İsrail makamları, resmi olarak tanınmayan köyün sakinlerine 24 Kasım'a kadar mühlet verdi.

İsrail devlet televizyonunun haberinde, gasbedilen Filistinlilerin köyünün bulunduğu yere 2 bin 400 İsrailli ailenin yaşayacağı Dırur adında bir yerleşim yeri yapılacağı aktarıldı.

İnsanlığa karşı işlenmiş bir suç

Negev Arapları Yüksek Yönlendirme Komitesi'nden yapılan açıklamada, Netanyahu hükümetiyle Ben-Gvir'in Necef bölgesinde Araplara savaş açtığı belirtilerek, Umm el-Hiyran köyü sakinlerinin yerinden edilerek, yıkıntıları üzerine İsrailliler için yerleşim birimi kurulmasının uluslararası hukuka göre insanlığa karşı işlenmiş suç olduğunun altı çizildi.

Umm el-Hiyran köyü sakinleri için 16 Kasım'ın dayanışma günü ilan edildiğine dikkati çekilerek, evleri yıkılan bölge halkının yaşadıkları yeri terk etmeyeceğini vurgulamak için, evlerine enkazı üzerine çadırların kurulacağı duyuruldu.

Açıklamada, Filistinlilerin köylerinden ve Negev'den ayrılmayacaklarına vurgu yapıldı.

İsrail makamlarının köyün Negev'deki Yatir Ormanı-Hiyran bölgesindeki arazisini devlete ait olduğu gerekçesiyle mahkeme kararına dayanarak tahliye ettiği ve kararın ertelenmediği bildirildi.

Bazı bölge sakinlerinin İsrail makamlarının uygulayacağı tahliye ve yıkım masraflarından kaçınmak için evlerini kendilerinin yıktığı kaydedildi.

Açıklamada, 1950'lerdeki İsrail yönetiminin köy halkını o bölgeye yerleştirdiği ve köy halkının çoğunun o köyde dünyaya geldiğine dikkati çekildi.

İsrail hükümetinin, Filistinli Bedevi nüfusunu kalabalık köylerde toplamak ve onların eşit haklara ve hukuka sahip vatandaşlar olarak özgürce yaşamalarına izin vermemek için bu tarz tahliye ve yıkım kararları aldığı ifade edildi.

İsrail medyası: "İsrailli liderler uluslararası aranan şüpheliler haline geldi" İsrail medyası: "İsrailli liderler uluslararası aranan şüpheliler haline geldi"

Negev'de sakinlerinin çoğunu Nekbe (Büyük Felaket) sonrasında topraklarından edilen Bedevilerin oluşturduğu İsrail makamlarınca tanınan 35 köy bulunuyor.

İsrail, resmi olarak tanımadığı Arap köylerine elektrik ve su gibi hayati altyapı hizmetlerini sunmuyor ve bölgedeki Filistinli bedevilerin arazi mülkiyetini kabul etmiyor.

Editör: Daily Ummah