Hurndall, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana Gazze'de ayrım gözetmeksizin sivilleri ve gazetecileri hedef alan saldırılarını ve buna karşı küresel devletler ve uluslararası kuruluşların tutumunu değerlendirdi.
Oğlu Tom'un 22 yaşındayken Nisan 2003'te barış aktivisti ve basın mensubu olarak bulunduğu Gazze'de, keskin nişancı tarafından başından vurularak öldürüldüğünü belirten Hurndall, "Genç bir foto muhabiri olan oğlum Tom, Filistinli çocukları, ordunun keskin nişancı ateşinden kurtarırken asker tarafından vuruldu. Üç aydan kısa bir süre içinde İsrail ordusu, aralarında gazeteciler James Miller ve Rachel Corrie'nin de bulunduğu 3 ABD ve İngiliz vatandaşını daha öldürdü. Tom, bilinci yerine gelemeden hayatını kaybetti." diye konuştu.
Hurndall, İsrail'in "sahte argümanlarla kendini haklı gösterme" yöntemiyle ilk kez 2003'te avukat olarak katıldığı, oğlunun öldürülmesi soruşturmasında sırasında karşılaştığını aktararak, İsrail hastanelerinde tutulmak istenen raporda Tom'un "kurşun ile öldürülmediği, ölümü sırasında silahlı olduğu veya silahlı kişilerin yanında bulunduğunun" ileri sürüldüğünü söyledi. Hurndall, şöyle devam etti:
"Tom'un spesifik vakasında, Gazze'de yapılan tıbbi taramalarda açıkça görüldüğü gibi beyninden kurşun parçaları çıkarıldıktan sonra Soroka Hastanesi'ndeki İsrailli sağlık personeli, onun 'beyzbol sopası' gibi keskin olmayan bir aletle yaralandığını öne sürmeye çalıştı. Ancak reddedilemez kanıtlar ve Birleşik Krallık hükümeti ile basının amansız baskısına maruz kaldıklarında sorumluluk kabul ettiler. Ne yazık ki bugün Filistinli siviller kendilerini bu şekilde koruyacak kaynaklara veya desteğe sahip değil. Batılı hükümetler ve medya, gerçekleri değil İsrail'in savunduğu argümanları kabul etmeye fazlasıyla istekli. Batılı hükümetler ve medya, İsrail'in savunduğu argümanlara açıkça destek verdiği gibi kadınların ve çocukların öldürülmesini de teşvik ediyor. Sivillerin kasten öldürülmesine göz yummak, savaş suçlarına ortak olmak."
İsrail'in kendini aklama çalışmalarını, İngiliz hükümeti ve insan hakları örgütlerinin girişimleriyle bastırdıklarını kaydeden Hurndall, İsrail'in bugün Gazze'de yaptıklarını haklı göstermek için uluslararası platformlarda benzer argümanları kullandığını, Batı'nın ise bu argümanları kendi argümanları gibi sahiplendiğini dile getirdi.
- "(Gazze'de) Ölümler, Rusya'nın öldürdüğü Ukraynalı sivillerin sayısının iki katına yaklaştı"
Hurndall, İsrail'in hedef gözetmeyen saldırılarının esas amacının, Filistin halkının cezalandırılması ve Gazze'nin işgal edilmesi olduğuna işaret ederek, şu ifadeleri kullandı:
"İsrail ordusunun sivil mahalleleri ve temel altyapıyı sistematik olarak yok ettiği görülüyor. Bunu daha öncekiler gibi Gazze'nin yaşanabilirliğini, ekonomisini, hizmetlerini engellemek veya yok etmek ve Filistinlilerin yaşam standartlarını, geçim kaynaklarını eritip dünyayla bağlantısını kopartmak için yapıyorlar. Bunun amacı Gazze'dekilerin toplu olarak cezalandırılmasının bir biçimi gibi görünüyor, zalimce ve insanlık dışı. Ayrıca Batı Şeria'da yaptıkları gibi uluslararası hukuku daha da ihlal ederek Gazze'yi işgal edip yerleşim yerleri inşa etmeyi planlamaları da endişe verici."
Rusya'nın Ukrayna'ya başlattığı savaş nedeniyle Moskova'ya karşı alınan uluslararası yaptırım kararlarını hatırlatan Hurndall, şu değerlendirmede bulundu:
"Hamas'a 7 Ekim'deki saldırısı nedeniyle çokça eleştiriler yapıldı ancak bu yaşananlar barbarca olarak anılsa da bu olayın önceki yıllarda İsrailliler tarafından çok daha fazla sivilin öldürülmesi ve yaralanmasıyla sonuçlanan eylemlerle karşılaştırılması gerekiyor. 2008'den bu yana 4 binden fazla Filistinli sivilin öldürüldüğünü, 7 Ekim'den bu yana ise öldürülenlerin sayısının, Rusya'nın tüm Ukrayna savaşı boyunca öldürdüğü Ukraynalı sivil sayısının iki katına yaklaştığını hatırlamamız, artık görmemiz gerekiyor. Bunlar Birleşmiş Milletler kaynaklarından alınan resmi rakamlar. Gazze öldürülüyor."
- "Yıllar geçtikçe kendimi İsrail'e verdiğim desteği sorgularken buldum"
Hurndall, eskiden kendisini İsrail destekçisi olarak tanımladığını belirterek, Gazze'de yıllardır süren ambargo, artarak devam eden hukuksuzluklar ve 7 Ekim sonrasında yaşananlar karşısında İsrail'e verdiği desteği sorgulayacak noktaya geldiğini vurguladı.
7 Ekim'den bu yana medyada yürütülen propaganda ve Batılı devletlerin İsrail'e verdiği desteğin, 2003'te de şahit olduğu "sahte argümanlarla kendini haklı gösterme" yönetimine benzerlik gösterdiğine dikkati çeken Hurndall, şu ifadeleri kullandı:
"Medyanın ve Batılı hükümetlerin tasvir ettiği anlatı tek taraflı görünüyor ve gerçekleri görmezden geliyor. Ben İsrail devletinin uzun süredir destekçisi olarak bunları üzülerek ve İsrail ile Filistin halkı arasındaki sorunların çözümüne bir nebze olsun katkıda bulunacağı umuduyla söylüyorum. Ben yıllar geçtikçe kendimi, pozisyonumu ve İsrail'e verdiğim desteği sorgularken buldum. Filistinlilere, Batı Şeria'ya, Gazze'ye yapılan muamele ve Batı'dakilerin bunu sorgulamaktaki başarısızlığını gördükçe giderek daha fazla dehşete düştüm."
Hurndall, İsrail-Filistin sorununun İsrail'in yayılmacı, saldırgan politikalardan vazgeçilmesiyle mümkün olabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:
"İsrail yayılmacı politikalarından vazgeçerse bu önlenebilir ve bunun yerine uzlaşma ve adalet yolunu seçer, Filistin halkı ve komşularıyla barış içinde bir arada yaşamanın yollarını ararsa ancak bu mümkün olacaktır. İsrail'e mutlu, güvenli ve müreffeh bir gelecek diliyorum ama İsrail'in bu gelecek ihtimalini yok eden politikalardan vazgeçmesi gerekiyor. Baskı ve saldırgan silah kullanımı, güvenliği sağlamayacak, aksine çatışmayı artıracak, krizi derinleştirecektir."