İsrail ordusu, abluka altındaki Gazze Şeridi'ni bombalamaya devam ederken, bir haftadır yaşananlar İsrail içinde de tartışma yarattı. Birçok İsrailli, 1300 kişinin hayatını kaybettiği Filistinli silahlı grupların saldırılarını önleyemediği için güvenlik güçlerine ve hükümete tepkili.
Toplumun bazı kesimlerinden ise tüm bu yaşananlara onlarca yıldır devam eden işgalin sebep olduğu yönünde sesler yükseliyor. Böyle düşünenlerden biri de insan hakları aktivisti Gale İsrael.
Yaklaşık bir yıldır her cumartesi Başbakan Binyamin Netanyahu'ya karşı düzenlenen gösterilere katıldığını belirten 68 yaşındaki İsrael, kendisi gibi düşünen İsraillilerin sayısının çok olmadığını söylüyor.
"Bunun bir gün başımıza geleceğini söylüyordum"
Tel Aviv'deki gösteride AA muhabirine konuşan İsrael, "(Filistin topraklarında) 75 yıldır devam eden bir işgal var. Netanyahu hükümeti çok radikal bir hükümet. İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Yahudi yerleşimciler çok kötü şeyler yapıyor. Özellikle Nablus yakınındaki Huvara'da ve başka köylerde Filistinli çocukları öldürüyorlar. Ben bunun bir gün bizim de başımıza geleceğini söylüyordum. Sosyal medyada ve her hafta düzenlediğimiz cumartesi gösterilerinde sesimizi duyurmaya çalıştık ama bizi kimse dinlemedi." ifadelerini kullandı.
İsrail'de demokrasi olduğu yönündeki iddiaları da reddeden Bar, işgalin olduğu yerde demokrasinin olamayacağını vurguladı. İsrailli kadın aktivist, ne İsraillilerin ne Filistinlilerin çocuklarının ölmesini istemediklerini belirterek, "Çocuk çocuktur, kimin olduğu fark etmez." dedi.
"Yetkililerin derdi şahsi pozisyonlarını muhafaza etmek"
Tel Aviv'deki Savunma Bakanlığı önünde düzenlenen protestoya katılan diğer bir akitivist Katty Bar, Filistinli grupların elinde esir bulunan İsraillilerin serbest kalmasını sağlamak için hükümetin bombardımanı bırakıp müzakereye başlaması gerektiği görüşünde.
Şiddete karşı olduğunu dile getiren Bar, "Çocuklarımızı eve geri getirmeliyiz. Müzakere etmezsen, konuşmazsan hiçbir şey elde edemezsin. Şiddet çocuklarımızı geri getirmez." diye konuştu.
Hükümeti bu konuda bir şey yapmamakla suçlayan Bar, hükümet üyelerinin tek düşündüklerinin "şahsi pozisyonlarını muhafaza etmek" olduğunu söyledi.
İsrailliler olarak sürekli patlayan bir volkanın üzerinde yaşıyormuş gibi bir durumda olduklarını dile getiren Bar, "Çünkü Filistinlileri işgal altında tutuyoruz. Onlara ırkçı bir rejim gibi davranıyoruz. Ben de bir Yahudi'yim, ülkemi seviyorum ama bunlarla gurur duymuyorum. Bugünkü durumu ortaya çıkaran işgaldir." dedi.
İsraillilerin Filistinli gruplar tarafından esir alınmasının üzerinden bir hafta geçtiğini hatırlatan Bar, "Ne yaptıklarını bilmiyorum. Müzakere yapmalılar. Filistinli tüm mahkumları serbest bırakıp İsrailli esirlerin serbest kalmasını sağlamalılar." görüşünü dile getirdi.
İsrailli eski bir gazeteci Gad Harel ise Filistinli silahlı grupların saldırılarını önleyemedikleri için hükümeti, istihbaratı ve orduyu eleştirdi.
"Büyük bir hezimet"
Harel, "Bu saldırıya karşı hazırlıklı olmamaları büyük bir hezimet. Bu konuları düşündüler ancak o gün hazır değillerdi. Uyudular mı bilmiyoruz ama bu büyük bir ihmal. En azından bir çift helikopter ve bazı askerlerin sınırda olması gerekirdi. Orduda ve istihbaratta birileri uyudu anlaşılan. Bu çok rahatsız edici bir durum." diye konuştu.
Hükümet ve güvenlik güçlerinin yöneticilerinin bunun hesabını vermesi gerektiğini belirten Harel, "En azından şimdi mantıklı bir şey yapmalılar. Bu esirleri getirmek için müzakere etmeliler. Hükümet bu esirlerin serbest bırakılması için gerekeni yaptığını söylüyor ama ben böyle görmüyorum." dedi.
Tel Aviv sakini aktivisit Nili Geter de benzer görüşleri dile getirerek hükümeti esirlerin serbest bırakılması için gerekeni yapmamakla suçladı. Geter, İsrail hükümetinin rehineler konusunda aracı olması için başka ülkelerden yardım istemesi gerektiğini kaydetti.
Geter, hükümete Filistinli mahkumları serbest bırakarak İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını sağlaması çağrısında bulundu.
İsrail'deki Diyalog Merkezi'nin (Dialog Center) ülke genelinde 620 Yahudi ile yaptığı ankete göre, katılımcıların yüzde 86'sı Gazze'deki Filistinli grupların saldırısından ülke yönetimini sorumlu tutuyor.
İsrail-Filistin çatışması
Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail'e "Aksa Tufanı" adıyla kapsamlı saldırı başlatmıştı.
Gazze'den İsrail yönüne binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı gruplar Gazze-İsrail sınırındaki Beyt Hanun-Erez Sınır Kapısı'na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.
Silahlı gruplar daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi'ne saldırı başlatmıştı.
Gazze'den düzenlenen saldırılarda 1300 İsraillinin öldüğü, 3 bin 436 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı.
Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail'in saldırılarında Gazze'de 2 bin 670 kişinin öldüğünü, 9 bin 600 kişinin yaralandığını duyurmuştu.
İşgal altındaki Batı Şeria'da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 56 Filistinlinin öldüğü, 619 kişinin yaralandığı belirtilmişti.
İsrail'in saldırılarında ayrıca Gazze'de 9, Lübnan'da da 1 gazeteci yaşamını yitirmişti.