Mahsa Emini, 13 Eylül 2022'de memleketi Sakkız kentinden ziyaret için geldiği başkent Tahran'da "ahlak polisi" olarak bilinen İrşat devriyeleri tarafından "başörtüsü kurallarına uymadığı" gerekçesiyle polis nezaretine alınarak karakola götürüldü.

Karakolda aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılan Emini, 3 gün sonra 16 Eylül'de hayatını kaybetti. Olay kamuoyunda infial uyandırırken ülkede birçok siyasetçi ve sanatçı tarafından da büyük tepkiyle karşılandı.

Tepkiler üzerine Tahran Polisi tarafından yapılan açıklamada, İrşat devriyesinin Emini'yi bir saatlik "bilgilendirme" için karakola götürdüğü, genç kadının burada aniden bilincini kaybetmesi ve kalp rahatsızlığı yaşaması üzerine hastaneye sevk edildiği ifade edildi.

Sosyal medyadaki aktivistler ise emniyet güçlerinin "aniden" bilincini kaybettiği yönündeki iddiasını reddederek, Emini'nin polis tarafından darbedildiğini ileri sürdü.

İddiaların ardından İran devlet televizyonu, genç kadının polis merkezine getirildiği ve karakolda bulunduğu anlardaki görüntüleri yayımladı.

Görüntülerde, diğer kadınlarla karakola getirilen Emini'nin, görevli bir kadınla konuştuktan sonra aniden fenalaşarak yere yığıldığı görüldü. Adli Tıp Kurumu da genç kadının darp nedeniyle değil, altta yatan hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Darbedilmiş olabileceğine dair iddialarla birlikte şiddet görmese dahi suçsuz bir kadının gözaltına alınması ve polis nezaretinde ölümüne yol açan şekilde fenalaşmasından, zorunlu başörtüsü denetimlerinin sorumlu olduğu konusunda toplumda bir fikir birliği oluştu.

Lübnan genelinde telsiz patlamaları sebebiyle 3 kişi hayatını kaybetti Lübnan genelinde telsiz patlamaları sebebiyle 3 kişi hayatını kaybetti

Tepkiler, 17 Eylül'de Emini'nin cenazesinin memleketi Sakkız kentinde düzenlenen törenle toprağa verilmesinin hemen ardından sokaklara taştı.

İlk olarak Sakkız'da cenaze töreni sonrasında toplanan bir grup, yetkililer aleyhinde sloganlar attı. Gösteriler aynı gün Senendec ve Tahran'a, daha sonra da il, ilçe ve kasaba olarak yaklaşık 80 noktaya yayıldı.

Birçok noktada ülke yönetimi aleyhinde sloganlar atan eylemciler ile güvenlik güçleri arasında şiddetli arbede yaşandı. Güvenlik güçlerinin yanı sıra Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı gönüllü güvenlik gücü sayılan Besic üyeleri de göstericilere müdahale etti.

Ülke basınında ve sosyal medyada yayımlanan görüntülerde bazı göstericilerin ambulans, otobüs ve kamu binalarını tahrip ettiği görüldü.

Mazenderan eyaletinin merkezi Sari'de göstericilerin bir kamu binasının duvarından devrim lideri Humeyni ve İran lideri Ali Hamaney'in posterlerini indirdiği görüntüler de sosyal medyada paylaşıldı.

Olayların başladığı ilk günlerde Sağlık Bakanlığı, 61 ambulansın göstericiler tarafından tahrip edildiğini veya yakıldığını açıkladı. Sosyal medyadaki aktivistler ise gözaltına alınan göstericilerin ambulanslarla taşındığını, bu nedenle göstericilerin ambulansları hedef aldığını savundu.

Gösterilerde 500'den fazla gösterici, yaklaşık 70 güvenlik görevlisi hayatını kaybetti

Resmi makamlardan olaylarda sivillerin ve güvenlik güçlerinin öldüğüne dair açıklamalar yapılsa da ölü sayısına ilişkin net bilgi verilmedi.

Devrim Muhafızları Ordusu Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Emir Ali Hacızade, 29 Kasım 2022'deki konuşmasında, ülkede devam eden protestolarda güvenlik güçlerinin de aralarında bulunduğu 300'den fazla kişinin hayatını kaybettiğini söyledi.

İran Güvenlik Konseyi ise 3 Aralık 2022'de toplam ölü sayısının 200'ü aştığını açıkladı. Norveç merkezli İran İnsan Hakları Örgütüne göre, gösterilerde 537 kişi öldü, binlerce kişi gözaltına alındı. İran medyasına yansıyan haberlere göre, gösteriler sırasında yaklaşık 70 güvenlik görevlisi de yaşamını yitirdi.

Yetkililer, genel olarak protestoları "düşmanların komplosu" ve "isyan" olarak değerlendirdi. Protestolar, ülkedeki sanatçılardan farklı dallarındaki sporculara kadar birçok ünlü isimden destek gördü.

Bu süreçte ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere Batılı ülkeler de "insan hakları ihlalleri" gerekçesiyle İranlı yetkililere yönelik defalarca yaptırım kararı aldı.

Başörtüsü yasası tartışıldı

Gösterilerle birlikte zorunlu başörtüsü yasasının esnetilmesi veya kaldırılması tartışmaları alevlendi.

Aslında İran'da başörtüsü zorunluluğu tartışmaları yeni değil. İran devriminin kurucusu Humeyni tarafından Ağustos 1979'da uygulamaya konulan zorunlu başörtüsü yasası din adamları arasında bile zaman zaman tartışma konusu oldu.

Her ne kadar devrimin ilk günlerinden bugüne başörtüsü denetimi oldukça gevşetilse de zaman zaman sosyal medyaya da yansıyan İrşat devriyelerinin gözaltı uygulaması ve bu esnada kadınların şiddete maruz kaldığı olaylar İran toplumunda tepki çekti.

Mahsa Emini'nin polis nezaretinde ölmesinin ardından başörtüsü zorunluluğuyla ilgili tartışmalar yeniden alevlendi. İlk olarak reformist İran İslami Halklar Birliği Partisi, 25 Eylül'de yetkililerden "zorunlu başörtüsü yasalarının kaldırılmasının önünü açacak gerekli yasal adımları atmasını" talep etti.

Bu tartışmalar devam ederken 30 Eylül'de ülkenin güneydoğusunda yer alan Zahidan kentinde cuma namazından sonraki gösteriler sırasında onlarca kişi güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. "Kanlı Cuma" olarak adlandırılan olaylar, kentte aylarca sürecek protesto ve huzursuzluk dalgasına yol açtı.

Hamaney, protestoların başlamasından sonra 3 Ekim'de yaptığı ilk açıklamada, "isyan" olarak tanımladığı olaylarla ilgili ABD ve İsrail'i suçladı.

İran siyasetinin önde gelenlerinden bazı isimler de sonraki dönemlerde zorunlu başörtüsü uygulamasına karşı açıklamalarda bulundu. Bunların başında şu anda ülkenin Cumhurbaşkanı olan Mesud Pezeşkiyan da geliyor. O dönem Tebriz Milletvekili olan Pezeşkiyan, devlet televizyonunda katıldığı bir programda yaptığı konuşmada, kadınlara zorunlu başörtüsü yasasından kaynaklı müdahalelerin durumu kötüleştirdiğini ve sona erdirilmesi gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasında da yasaya itirazlarda bulunan Pezeşkiyan, "40 yıldır müdahalelerle başörtüsünü düzeltmeye çalışıyoruz fakat daha da kötüleştirmedik mi?" ifadelerini kullandı.

Bunun ardından "İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Merkezi" Sözcüsü Ali Hanmuhammedi, 5 Aralık 2022'de yaptığı açıklamada, eleştirilerin hedefindeki İrşat devriyelerinin görevinin sona erdiğini açıkladı.

Sonraki süreçte ise denetimler sokak ve caddelerdeki güvenlik kameralarıyla yüz tanıma sistemleriyle yapılmaya başlandı. Kurala uymayan kadınlar kameralarla tespit edilerek para cezaları uygulandı. Bununla birlikte kendileri veya müşterilerinin zorunlu başörtüsü yasasına uymadığı tespit edilen bazı işletmeler mühürlendi.

Mahsa Emini’nin ölümü ve sonrasında yaşananlar ülke yönetimi ile halk arasında derin bir uçurum oluştururken İran lideri Hamaney, 4 Ocak 2023'te yaptığı konuşmada, zorunlu başörtüsü kurallarına tam riayet etmeyen kadınların "dinsizlik ve rejim karşıtlığıyla" itham edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Gösterilerle ilgili 7 kişi idam edildi

Gösterilerle ilgili ilk idam kararı, 8 Aralık 2022'de uygulandı. Başkent Tahran'daki protestolar sırasında "soğuk silahla vatandaşları tehdit ettiği ve bir güvenlik görevlisini yaraladığı" suçlamasıyla 20 Kasım'da Devrim Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırılan Muhsin Şikari, gözaltına alınmasından 75 gün sonra idam edildi.

Protestolar sırasında "2 milis gücünü (Besic) öldürmek ve 4 kişiyi yaralamakla" suçlanan Mecidrıza Rahneverd ise gözaltına alınmasının üzerinden sadece 23 gün geçtikten sonra 12 Aralık'ta idam edildi. Hakkında idam hükmü verilen 5 kişinin daha cezası sonraki süreçte infaz edildi.

İdam edilenler "yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak (ifsad fi'l arz)" ve "devlete karşı savaş açmak (muharebe)" gibi suçlardan yargılandı. İran Ceza Kanunu'na göre bu suçlardan yargılananlar hakkında genelde idam kararları veriliyor.

Bununla birlikte haklarında ilk derece mahkemesinde idam hükmü verilen sanıklardan bazıları hakkındaki karar temyiz aşamasında bozuldu.

Ülkede Hamaney'in onayıyla Şubat 2023'te devrimin 44. yıl dönümü dolayısıyla Mahsa Emini gösterileriyle bağlantılı olanlar dahil on binlerce tutuklu ve mahkum için af veya ceza indirimi kararı alındı.

İhlallere karşı cezaları öngören yasa hazırlandı

Kameralarla başörtüsü denetimleri Nisan 2023'te uygulamaya girdi. Zorunlu başörtüsü yasası ihlalleri artınca İran hükümeti, ihlallere kamuya açık yerlerde para cezası, bankacılık hizmetlerinin engellenmesi ve sosyal faaliyetlerden men edilme yoluyla karşı koymayı öngören bir yasa tasarısı hazırladı.

Mahsa Emini'nin polis nezaretindeyken ölümünün ikinci yılı olan 16 Eylül'e gelinirken ülkede protestoların yeniden canlanma ihtimali üzerine güvenlik güçleri Emini'nin memleketinde güvenlik önlemlerini artırdı.

Gösteriler aylar önce sona ermesine ve baskılara rağmen özellikle başkent Tahran'da bazı kadınlar kamuya açık alanlar, alışveriş merkezleri, kafe, banka, okul ve sokaklarda hala başlarını örtmemeyi tercih etmeleri de dikkati çekiyor.

Polisin müdahaleleri oldukça azalsa da bazı noktalarda zaman zaman devam ederken son olarak 21 Haziran'da kadın polislerin zorunlu başörtüsü kuralına uymadığı gerekçesiyle iki genç kıza fiziki şiddette bulunduğuna dair görüntüler tepki topladı.

Sosyal medyada paylaşılan ve başkent Tahran'da çekildiği anlaşılan görüntülerde, kadın polis memurlarının, iki genç kızı zorla polis aracına bindirdiği görüldü.

Görüntülerin sosyal medyada yayımlanmasının ardından duyulan olay, kamuoyunun tepkisini çekti. Tepkilerin ardından Tahran Askeri Savcılığı yaptığı yazılı açıklamada, görüntülerin doğruluğunu teyit etti.

Açıklamada, fiziki şiddet uygulayan polis memurlarının kimliklerinin tespit edilerek ifade vermek üzere savcılığa çağrıldığı ve olayla ilgili soruşturma başlatıldığı kaydedildi.

Editör: Daily Ummah