Motasem A Dalloul Middle East Monitor'a Rusya ve İsrail'in işgal politikalarının diğer ülkeler nezdinde aynı tepkileri görmediklerini yazdı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin geçtiğimiz Cuma günü resmi olarak ülkesinin Ukrayna'daki dört bölgeyi ilhak edeceğini duyurdu. Onlara Rusya'nın "yeni bölgeleri" adını verdi.

Putin, "Kiev rejimine ve Batı'daki efendilerine şunu söylemek istiyorum: Luhansk, Donetsk, Herson ve Zaporijya bölgelerinde yaşayanlar sonsuza dek bizim vatandaşımız olacaklar" dedi. Ayrıca Ukrayna'yı savaşı bitirmek için müzakereye davet etti.

Putin'in çağrısına yanıt veren BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ilhakı uluslararası hukukun "ihlali" olduğunu söyledi ve kınadı. İlhak hamlesi Rusya ile Ukrayna arasındaki yedi aylık savaşı tırmandıracak tehlikeli bir hamle olarak kayıtlara geçti. Guterres, "Tüzük açık" dedi. "Bir Devletin topraklarının başka bir Devlet tarafından tehdit veya güç kullanımından kaynaklanan herhangi bir ilhakı, BM Şartı İlkelerinin ihlalidir."

ABD Başkanı Joe Biden Rusya'nın hareketini "sahtekarca" buldu ve uluslararası hukuka aykırı olarak kınadı: "Rusya, uluslararası hukuku ihlal ediyor, Birleşmiş Milletler Sözleşmesini çiğniyor ve her yerde barışçıl ulusları hor gördüğünü gösteriyor” dedi. Biden ABD'nin Ukrayna'nın uluslararası kabul görmüş sınırlarını her zaman koruyacağını da sözlerine ekledi. "ABD'nin bu hafta açıkladığı 1,1 milyar dolarlık ek güvenlik yardımı da dahil olmak üzere, Ukrayna'nın elini askeri ve diplomatik olarak güçlendirerek topraklarının kontrolünü yeniden kazanma çabalarını desteklemeye devam edeceğiz."

Bu karar sonucunda Rus yetkililer ve aileleri ABD yaptırımlarına maruz kaldı.

AB de aynı şeyi yaptı: "Rusya'nın Ukrayna'nın Donetsk, Luhansk, Zaporizhzhia ve Kherson bölgelerini yasadışı ilhakını kesin olarak reddediyor ve kesin olarak kınıyoruz." AB üye devletleri, Rusya'nın bu kararı uygulayarak küresel güvenliği riske attığını iddia etti. Moskova'yı "kurallara dayalı uluslararası düzeni kasten baltalamak ve Ukrayna'nın temel haklarını, BM şartlarıyla ve uluslararası hukuk ile güvence altına alınan temel ilkeler olan bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne açıkça ihlal etmekle" suçladılar.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Rus işgalciler tarafından yasadışı olarak işgal edilen tüm bölgeler Ukrayna topraklarıdır ve her zaman bu egemen ulusun [Ukrayna] parçası olacaktır" dedi.

Uluslararası toplumun, başka ülkelerin çıkarlarına zarar veren ve onların egemenliğini, güvenliğini, bağımsızlığını ve diğer temel haklarını baltalayan baskıcı bir devlet veya eyleme karşı birleştiğini görmekten mutluluk duyuyorum. Ancak uluslararası toplumun bir devletin bu tür ihlallerini kınaması, diğerinin gerçekleştirdiği ihlalleri ise kutsaması ve koruması hem üzücü hem de ikiyüzlülüktür. İsrail'in işgal altındaki toprakları ilhak etmesine neden izin veriliyor da Rusya'ya izin verilmiyor?

israil

1967'de İsrail Filistin'de Kudüs, Batı Şeria, Gazze Şeridi'ni; Suriye'de Golan Tepelerini ve Mısır'da Sina Yarımadası işgal etti. İsrail Haziran 1967'de, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni işgal ettikten hemen sonra Batı Şeria'daki yaklaşık 70.000 dönümlük araziyi Kudüs belediye sınırlarına ilhak etti ve orada İsrail yasalarını uygulayarak uluslararası hukuku ihlal etti.

Uluslararası toplumun bu işgal ve ilhaka karşılık olarak yaptığı tek şey, BM tarafından bu işgalin "geçersiz" olarak nitelenmesi ve İsrail'i n geri adım atmasını sağlayacak bazı kararlar almak oldu. BM Güvenlik Konseyi o sırada, "Kudüs'ün yasal statüsünü değiştirme eğiliminde olan arazi ve mülklerin kamulaştırılması da dahil olmak üzere, İsrail tarafından alınan tüm yasal ve idari önlemler ve eylemler geçersizdir" sonucuna vardı.

Fakat Filistin topraklarının işgalini ve ilhakını sona erdirmesi için İsrail'e karşı alınan hiçbir önlem eyleme dökülmedi. Uluslararası toplumun tepkisizliği İsrail parlamentosunu 29 Temmuz 1980'de işgal altındaki Kudüs'ü ve 1981'de işgal altındaki Golan Tepeleri'ni ilhak etmeye teşvik etti.

BM Güvenlik Konseyi Golan Tepeleri'nin ilhakını kınadı, ancak sahada yine İsrail'i engellemek için hiçbir şey yapmadı. İsrail'in ilhak kararı uluslararası tepki toplasa da geçiciydi. Gerçek, bana kalırsa, kapalı kapılar ardında bu karar kabul edildi ve ilhak desteklendi. Donald Trump yönetimindeki ABD 2018'de İsrail'in Suriye ve Filistin topraklarını ilhak etmesini tanıdı ve ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv'den "İsrail'in sözde ebedi ve birleşik başkenti" Kudüs'e taşıdı.

Hatta dönemin İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu hali hazırda İsrail yasalarının Yahudi işgalcilere uygulandığı Batı Şeria ve Ürdün Vadisini ilhak etme niyetini açıkladığında bile uluslarası toplum sadece "böyle bir adımın bölgedeki gerginliği arttıracağını" söylediler. Ne bir yaptırım ne bir tehdit. İsrail'e bu konuda hiçbir şey yapılmadı.

israil

İsrail'in en büyük ticaret ortağı olan AB, İsrail'i ilhakını gerçekleştirmekten caydırmak için muhtemelen diplomatik yollar kullanacağını iddia etti. AB-İsrail bağlantılarının hacmi ve doğası Brüksel'e basmakalıp laflardan ve kınamalardan daha fazlasını yapma gücü vermesine rağmen, işgal devletinin günlük uluslararası hukuk ihlallerini caydırmak için somut bir şeye hiç tanık olmadık.

Rusya, ilhak ettiği bölgelerin Rusça konuşan sakinlerine ayrılma konusunda bir seçenek sunarken tam tersine İsrail, işgal altındaki toprakları Filistinlilerden temizlemek için her türlü çabayı gösteriyor: yerli Filistin halkının evlerini yıkarak, oturma izinlerini geri alarak ve öldürerek. Tüm BM üye ülkeleri arasında sınırlarının neresi olduğunu açıklamayan tek ülke olan İsrail'in ilhak yoluyla genişlemesine cezasız kalmasına izin verildi.

İsrail, Kudüs'ü yasadışı olarak ilhak ettiğinden beri şehrin Filistinli sakinlerine istenmeyen göçmenler gibi davrandı ve onları bölgeden çıkarmak için sistematik bir şekilde çalıştı. Ancak İsrail'e bu konuda uygulanan hiçbir yaptırım olmadı. Filistinli kurbanların kendilerini İsrail sömürgeciliğinden kurtarmalarına yardımcı olunmadı. Uluslararası toplumun, uluslararası hukuku her gün ihlal eden devleti desteklemesi, finanse etmesi ve silahlandırması, ilhak ve sömürgecilik kurbanlarına destek vermemesi paradoksal değil mi?

Şimdi de Rusya'nın uluslararası hukuku çiğnediğini ilan eden aynı kişiler, evlerinden kovulmaya ve sömürgeleştirilmeye karşı haklı direniş gösteren Filistinlileri terörist olarak nitelendiriyor mu? Daha da komiği İsrail Rusya'yı Ukrayna topraklarını ilhak ettiği için eleştiriyor ki bu en büyük ironi.

Putin'in, Batı'nın bu tür konularda ahlaki olarak yüksek bir zemine sahip olmadığını ve kesinlikle demokrasi hakkında konuşmaya ahlaki bir hakkı olmadığını söylemekte haklı olduğuna ikna oldum. Ve Batılı devletler basitçe "her zaman oldukları" emperyalistler gibi davranıyorlar.