Üç çocuk babası Hemmam ‘Bir kilo muzun fiyatı 12 bin Suriye lirası’ diyen satıcının bu cümlesini büyük bir teslimiyetle karşıladı ve fiyatı tartışmadı. Diğer Suriyeliler gibi Humam da yüksek fiyatlara alışarak, bazı zorunlu ihtiyaçlar dışında çoğu ihtiyacını almaktan vazgeçti. Hemmam’ın, doktorun kendisine söylediği üzere, çocuklarının beslenme düzeni ve sağlığı için muz alması gerekiyordu. Adam elindeki para ile ne kadar muz alabileceğini hızla hesaplamaya çalışırken, kucağında bir bebek taşıyan ve yanında başka bir çocuğu bulunan 30’lu yaşlarındaki bir kadın, “Allah sana sağlık ve sıhhat versin, çocuklar için bana bir kilo muz al” diyerek dilendi, Hemmam ise kadına “Kendi çocuklarıma bile alamıyorum” ifadeleri ile cevap verdi.
Şam pazarlarında, bakkallarda, sebze-meyve dükkanlarında, pastanelerin önünde yiyecek dilenme durumu her gün onlarca kez tekrarlanıyor. Ne zaman bir kişi bir şey satın alsa, kendileri için benzer bir şeyler almalarını ya da satın aldıkları şeyin bir kısmını onlara vermesini isteyen insanlarla karşılaşıyor.
Hanâdi “Durum artık dayanılmaz. Sokakta atılan her adıma dilenciler eşlik ediyor, bu durum insanı yoracak ölçüde stresli hale geldi. Bazen devletin sağladığı ekmek yetmediği için özel fırınlardan ekmek satın almak zorunda kalıyorum. Ne zaman fırına gitsem, bir somun, bir parça çörek ya da pasta için yalvaran insanlarla karşılaşıyorum ve bu istekleri yerine getirme imkanım yok, çünkü zaten ihtiyacımız olanın en azını alıyorum! Aynı zamanda kendimi aciz ve aşağılanmış hissediyorum, aç olana nasıl ekmek vermem?” ifadeleri ile olanları anlattı. Ayrıca muhtaç insanların hırsızlık yapmak zorunda kaldığını da belirtti. Birkaç gün önce hırsızlığa maruz kaldığı anlatan adam, bir kilo tavuk eti almasının ardından manava gidecekken bir çocuğun poşeti elinden kaptı ve kaçtığını söyledi.
2021 yılında hükümet, her aile için bir poşet ekmek tahsis etme kararı aldı. Bu 4 kişilik bir aile için kişi başına günde iki ekmekten az bir miktara denk geliyordu. Bu noktada binlerce Suriyeli aile için tek gıda maddesinin ekmek olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Dilencilik sadece para ve yemekle sınırlı değil kalmıyor ve insanlar ilaçlar içinde dileniyor.
Şam’da bir eczacı, artık birçok eczanenin, ihtiyacı olmayan kişilerin bağışladığı ilaçlar veya ilaç firmalarının dağıttığı ücretsiz tanıtım numuneleri için bir köşe ayırdığını ancak bu yöntemin çok az ihtiyacı karşıladığını ayrıca ilaçların pahalı olduğunu ve her gün eczaneden ya da müşterilerden yardım isteyenler olduğunu anlattı.
Art arda gelen zamlar, rejimin kontrolündeki bölgelerde geniş çaplı ve derin bir gıda krizi oluşturdu. Ailelerin büyük çoğunluğu bir tabak yemek için plan yapar hale geldi. Şamlı bir ev hanımına göre, örneğin pilavın yanında bir bamya yemeği için “Bir haftalık bir plana ihtiyacınız oluyor. Her gün bir ürün alınıyor... Bir kilo pirincin fiyatı 8 ile 12 bin Suriye lirasında arasında değişiyor. Kurutulmuş bamyanın kilosu yaklaşık 20 bin liraya, bir kilo etin fiyatı da 20 bin liraya ulaşıyor. Genel olarak, bir öğünün maliyeti 50 bin liraya ulaşabilir ve bu, bir kerede ödenmesi zor bir meblağ” dedi.
Birleşmiş Milletler raporlarına göre, yaklaşık 12,4 milyon Suriyeli gıda güvensizliği yaşıyor ve Suriye’ gıda güvensizliğinden muzdarip insan sayısı açısından dünyada 6’ncı sırada yer alıyor. Resmi rakamlar hala eksik olsa da, hükümet BM tarafından sağlanan verileri reddediyor.
Suriye Tarım Bakanı’nın Bitki Zenginliği İşleri ve Tarım Politikalarından Sorumlu Yardımcısı Fayiz Mikdad, “Bu raporlar onaylanmış numaralara sahip referanslar olarak kabul edilemez veya bunlara güvenilemez. Zira Suriye’de faaliyet gösteren uluslararası kuruluşlar, çalışmalarını ve araştırmalarını belirli projeler kapsamında yürütüyor ve sonuçlarını da, bu sonuçlar ve raporlar hakkında görüş bildirmekte yetkili devlet kurumlarına başvurmaksızın yayınlıyor” dedi.
Şarku’l Avsat’ın rejime bağlı el-Vatan gazetesinden aktardığı habere habere göre, Suriye’deki gıda güvenliğinin yüzdesi konusunda Merkezi İstatistik Bürosu’ndan net rakamlar veya veriler sağlanmadı. Büro geçen yılın ikinci yarısında, savaştan sonra vatandaşların gıda güvenliğine ilişkin elektronik bir anket yürüttü ancak anketin sonuçları henüz yayınlanmadı.
Mikdad tarımsal üretim maliyetlerindeki art arda gelen artışların bir sonucu olarak ‘gıda güvenliğinde gerçek bir düşüş olduğunu’ ve bunun da piyasadaki tarım ürünlerinin fiyatlarını birçok kişinin satın alma gücünü aşmasına neden olduğunu belirtti.
Merkezi İstatistik Bürosu’nun eski müdürü Dr. Şefik Arbeş, yapılan istatistiklerin sonuçlarına ilişkin sızan bilgileri açıkladı. Bu istatistiklere göre, özellikle aylık maaşı olan işçilerin gelirlerinde herhangi bir iyileşme olmadığı ve 2022 yılı enflasyon oranının yüzde 150’yi geçtiği tespit edildi. Bu durumun çok büyük yankıları olduğunu belirten Arbeş “İç Ticaret ve Tüketiciyi Koruma Bakanlığı’nın daha önce yaptığı gibi bir kişinin ihtiyaç duyduğu kalori miktarı üzerinden gıda güvenliği sağlamaktan bahsetmek mümkün değil, çünkü vücudun ihtiyacı olan minimum protein, mineral ve vitamin ihtiyacını sağlamayan besinlerden de kalori alınabilir dolayısıyla böyle bir durumda vücudun hastalıklara karşı bağışıklığını koruyan gıda güvencesinin sağlanması mümkün olmaz” ifadelerini kullandı.
Arbeş hükümetin eylemleri konusunda “Kıtlığı gerekli şekilde yönetmede yetersiz kalıyor, parası olan kişiler tüm gıda maddelerini güvence altına alıyor bu da, hükümetin Suriye’ye uygulanan ekonomik ambargoyu bahane edemeyeceği anlamına geliyor” yorumunda bulundu.





