Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, üniversitede öğretim görevlisi olan Ali Seyf, savaş nedeniyle bankaların kapalı olması sonucu aylarca maaş alamadı.
Ailesi ile başkentten 200 kilometre uzaklıktaki Vad Medeni şehrinde kaçan Seyf, geçinebilmek için derme çatma bir kamptaki odasında sabun yapmaya yöneldi.
Seyf, AFP muhabirlerine kampta yaptığı açıklamada, savaş nedeniyle çoğu banka ve şirket faaliyetlerinin kesilmesine atıfta bulunarak, “Mart ayından beri maaş almadım. Talihsizlik seni yaratıcı kılar. Herkesin ihtiyacı olmasına rağmen piyasada hiç sabun kalmadığını fark ettim, bu yüzden kalıp sabun yapmaya karar verdim” dedi.
Seyf, 15 Nisan’da Abdulfettah Burhan liderliğindeki ordu ile Muhammed Hamdan Daklu liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan savaş nedeniyle Hartum’dan kaçan 3 milyon kişiden biri.
Bunlardan çoğu çatışmadan uzaklaşmak için diğer eyaletlere kaçtı ve diğerleri de sınırları geçerek komşu ülkelere gitti.
Başkent ve çevresinin yanı sıra batı Darfur bölgesi ve bazı güney bölgelerinde yoğunlaşan savaş nedeniyle en az 3 bin 900 kişi hayatını kaybetti.
Devlet memuru olan ve Hartum’dan kaçmak zorunda kalan Muhammed Ali ise, Vad Medeni’de küçük bir yemek tezgahında çalışıyor.
Ali, “Alternatifler bulmak zorundaydık. Bu nedenle, bazı arkadaşlarla birlikte, burada pek yaygın olmayan, başkentten gelen yiyeceklerin sunulduğu küçük bir tezgah açmaya karar verdim” diye konuştu.
Ali, artık her gün fasulye püresi, falafel ve diğer atıştırmalıkları satıyor ve ailesinin geçimini sağlamaya yetecek kadar kazanıyor.
Umudum kalmadı
Savaştan önce Hartum’un batısındaki Omdurman’da bir okulda öğretmen olarak çalışan Michelle Elia Moussa ise, Hasaheisa pazarında açtığında küçük tezgahında ekmek satıyor.
Elia Moussa yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı;
“Umudum kalmadı ve parlak bir öğretmen olma hevesimi rafa kaldırdım. İlk kez bir pazarda çalışıyorum. Rahat değilim, utanıyorum ama bu bir savaş. Başka seçeneğim yok.”
Hartum’dan kaçan başka bir kadın olan Eshraqa Mousa da çay satmak için küçük bir tezgah açtı.
Mousa, “Savaş bize çok zarar verdi, evlerimizi ve sahip olduğumuz her şeyi geride bıraktık. Ben de buraya geldim ve çay satmak için bu küçük tezgahı satın aldım” dedi.
Bu tezgah ile çocukları için günde yalnızca bir öğün yemek sağlayabildiğini de söyledi.
Mousa, savaştan önce içinde yaşadığı muhafazakar toplumunda bu tür işleri hiç yapmadığını da dile getirdi.
Sudan, mevcut çatışmanın patlak vermesinden önce de dünyanın en fakir ülkelerinden biriydi.
İnsani yardım çalışanları, savaş bölgelerine erişim talep etmeye devam ediyor ve yetkililerin yardımların gümrüklere ulaşmasını engellediğini ve yardım ekiplerine vize vermediğini söylüyor.
Ülkede sağlık durumu da her geçen gün daha kötüye gidiyor.
Yaklaşık 48 milyon Sudanlı, savaşın yanı sıra sıtmadan koleraya kadar çeşitli salgınları da beraberinde getiren açlık ve sellerle uğraşmak zorunda.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ilaç, sıhhi ekipman, elektrik ve su eksikliğine ek olarak, nüfusun yüzde 40’ından fazlasının açlıktan muzdarip olduğunu, bu rakamın geçen yıla göre iki katı arttığını belirtti.
Kaynak: Şarku’l Avsat, AFP





