Fransa topraklarında türünün ilk örneği olan söz konusu duruşmaya katılacak üç yetkili, Suriye rejiminin güvenlik aygıtının üst düzey üyeleri olarak kabul ediliyor. Bunlar arasında Ulusal Güvenlik Büro Başkanı Tümgeneral Ali Memlük, Hava Kuvvetleri İstihbarat Şefi Cemil Hasan ve Hava Kuvvetleri İstihbaratının Birimi’nin Bab Tuma (Şam) şubesi müdürü Abdusselam Mahmud bulunuyor.
Bu üç isim, uluslararası tutuklama kararlarının hedefinde. Önümüzdeki haftalarda ABD’de bir mahkemenin ceza davasını ele alması bekleniyor. Fransız topraklarında kendilerine yöneltilenlere benzer suçlamalara ilişkin Memlük ve Hasan aleyhindeki bu dava, ABD topraklarında türünün ilk örneği olarak kabul ediliyor.
Yapılan değerlendirmeler yargı mekanizmasının yavaş işlediği yönünde. Söz konusu üç isim hakkında gelecek baharda Paris'te görülmesi beklenen duruşmanın, Şam Üniversitesi Edebiyat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğrencisi Patrick Dabbag'ın kaçırılıp ortadan kaybolmasından 11 yıl sonra gerçekleşmesi de bunun kanıtı niteliğinde. O sırada 20 yaşında olan Patrick’in babası Mazen Dabbag (1956 doğumlu), Şam'daki Fransız Okulu'nda baş eğitim danışmanı olarak görev yapıyordu. İkili, Kasım 2013'te Suriye Hava Kuvvetleri İstihbarat Teşkilatı'na mensup olduklarını söyleyen polis memurları tarafından tutuklanmıştı. Baba ve oğlu, Şam'ın banliyösündeki Mezzeh Hapishanesi'ne götürülmeleri ardından gözden kayboldu. Bu yöndeki birçok raporda buranın yaygın işkencelere sahne olduğu belirtiliyor.
Patrick ve Mazen Dabbag'ın isimleri, rejimin ölümlerini duyurduğu Ağustos 2018'e kadar gündeme getirilmemişti. İki resmi ölüm belgesinde Patrick'in Ocak 2014'te öldüğü, babasının ise Kasım 2017'de öldüğü kaydedildi.
Mart ayı sonunda iki soruşturma hakimi tarafından verilen, üç kişinin mahkemeye sevk edilmesi emrinde yer aldığında göre Hava Kuvvetleri İstihbaratı tarafından tutulan diğer binlerce tutuklu gibi Patrick ve Mazen Dabbag’ın da ölümlerine yol açan şiddetli işkenceye maruz kaldıkları anlaşılıyor.
Başta Avrupa ülkeleri (Almanya ve İtalya gibi) olmak üzere uluslararası arenada Suriye rejimi üyeleri aleyhinde çok sayıda dava açıldı. Fransa’da davacının Fransız vatandaşı olması veya Fransız topraklarında ikamet etmesi gerektiği yönünde kanunlar var. Mazen ve Patrick Dabbag’ın çifte vatandaş olmaları, davanın açılmasını kolaylaştırmıştı.
Diğer yandan Fransız yargısı, Suriye muhalefet örgütü İslam Ordusu (Ceyş-ul İslam) dahilindeki konumuyla ünlenen, asıl adı Mecdi Mustafa Name olan İslam Alluş'un yargılanmasına karar verdi. Alluş, 2013-2018 yılları arasında Şam yakınlarındaki Guta bölgesini kontrol ediyordu. Öğrenci olarak geldiği Marsilya şehrinde, Avrupa bursuyla Erasmus programı kapsamındaki öğrenci vizesiyle tutuklanmıştı. Tutuklanmasından yalnızca iki gün sonra Fransız yargısı onu savaş suçları, işkence ve zorla kaybetmelerde suç ortaklığı yapmakla suçladı. Alluş, Saharov Düşünce Özgürlüğü Ödülü sahibi meşhur Suriyeli aktivist Razan Zeytune’nin 10 Aralık 2013'te ortadan kaybolmasından sorumlu tutuldu. Söz konusu tarihte Ceyş-ul İslam, Doğu Guta'yı kontrol altına aldı. Aynı gün Vail Hamada, Zeytune’nin eşi Samira el-Halil ve avukat Nazım el-Hammadi de ortadan kayboldu. Geçtiğimiz bahar aylarında iki Fransız soruşturma hakimi, Alluş'u savaş suçları işlemek ve zorla kaybetme suçlamalarıyla Paris Ceza Mahkemesi'ne göndermeye karar verdi.
Edinilen bilgilere göre Alluş, Fransız yargısının eline düşerse ve duruşması yapılırsa, Suriye rejimi üç memurun teslim edilmesi talebine yanıt vermeyebilir. Böylece duruşmaları gıyaben yapılabilir.
Suriye rejiminin dış ilişkileri normalleştirmeye çalıştığı bir dönemde, Avrupa ve ABD'de devam eden ve görülmesi beklenen davalar ise Suriye'de, özellikle rejim mensupları tarafından işlenen suçlara odaklanıyor.
Arap ülkeleri ile Suriye rejimi arasındaki ilişkilerin normalleşmesine karşı çıkan Paris, yerinden edilen kişilerin geri dönüşü, seçimlerin düzenlenmesi, tutukluların serbest bırakılması ve siyasi reformun gerçekleştirilmesi hususları dahil olmak üzere siyasi değişiklik ve çözüme yönelik bir hareket olmadıkça normalleşmeye gidilmemesi gerektiğini savunuyor.