Ian Dallas adıyla da bilinen İskoç asıllı yazar ve mutasavvıf Abdülkadir es-Sufi'nin en yakın talebelerinden Abdussabur Kirke, es-Sufi'nin yaşamı boyunca Türklere hayranlık duyduğunu ve Türk tarihine meraklı olduğunu söyledi.

Fas kökenli Şazeli Derkavi ekolünün önemli temsilcilerinden biri olan ve 1 Ağustos'ta Güney Afrika'nın Cape Town kentinde hayatını kaybeden es-Sufi, 1970'lerden itibaren Batılı ülkelerde yaşayan insanlara yönelik yürüttüğü İslam dinini tanıtma çalışmalarıyla tanındı.

Türkçeye 1980'lerde çevrilen "Gariplerin Kitabı", "Ayetlerden İşaretler", "Yarınki İslam: Bir Manifesto", "100 Basamak", "Muhammedi Yol" ve "CİHAD: Bir Temel Tasarım" kitaplarının yazarı olan es-Sufi, İslam ekonomisi üzerine de çalışmalar yürüttü.

Kendisini "Fukara" ismiyle çağıran yakın talebeleri, es-Sufi'inin kişisel özelliklerini anlattı.

Es-Sufi'nin yakın talebelerinden olan ve kitaplarının yayın işlerinin sorumluluğunu üstlenen İngiliz asıllı Abdüssabur Kirke, hocası es-Sufi'nin İslam dinini yaşamaya ve dünyanın her yerinden insanlara tanıtmaya adamış kişiliğinin önemine vurgu yaparak, "O Müslümanlara bir gelecek işaret etti. Bu yüzden onun değerinin gelecekte daha da iyi anlaşılacağını düşünüyorum." dedi.

Kirke, es-Sufi'nin 1970'lerin başından itibaren İngiltere, ABD, İspanya ve Güney Afrika gibi birçok ülkede sürdürdüğü çalışmalarla binlerce kişinin Müslümanlığı seçmesine vesile olduğunu aktararak, "Mesela bugün İspanyol Müslüman topluluğunun varlığından söz ediyorsak, bunda Şeyh es-Sufi'nin çok önemli bir rolü vardır." diye konuştu.

Es-Sufi'nin defalarca ziyaret ettiği Türkiye'ye ve Türk insanına derin hayranlık beslediğine yakından şahit olduğunu belirten Kirke, "O, özellikle Türk tarihiyle yakından ilgiliydi çünkü Türklerin kendi tarihlerine sahip çıkıp hürmet göstermelerine son derece kıymet veriyordu. Es-Sufi'nin en çok okuduğu Türk tarihçi ise Halil İnalcık idi." ifadelerini kullandı.

Kirke, Osmanlı vakıf sisteminin es-Sufi'nin ekonomi üstüne yaptığı çalışmalarda oldukça geniş yer tuttuğunu ve bu sistemin dünyanın her yerinde kullanılmasına kendilerini teşvik ettiğini söyledi.

Abdülkadir es-Sufi'nin Güney Afrika'daki izleri

Es-Sufi'nin yanında büyüyüp onun hayatının son 14 senesine yakından tanıklık etmiş İspanyol asıllı talebesi Jalid Vadillo ise es-Sufi'nin günlük hayatında son derece düzenli ve misafirperver bir insan olduğunu aktardı.

Vadillo, es-Sufi'nin evinin yılın her vakti dünyanın her yanından misafirler tarafından ziyaret edildiğini belirterek, "İnsanları bir araya getirmeyi severdi. Bazı günler aynı anda 100'ü aşkın misafire hizmet ederdik. Hayatımızın en mutlu günleriydi." ifadelerini kullandı.

Es-Sufi'nin misafirlerinden arta kalan zamanı kitap okumaya ayırdığını aktaran Vadillo, "Kendisi bizleri daima farklı açılardan düşünmeye teşvik ederdi." dedi.

Es-Sufi'nin teşvikleriyle kurulup hem klasik İslami ilimlerde hem de modern beşeri bilimlerde eğitim veren Dallas Kolejinin Zulu asıllı Güney Afrikalı tarih eğitmeni İhsan Mathe, Şeyh es-Sufi'nin İslam dinini Güney Afrikalılara alışagelmişin dışında bir dille anlattığını, insanları uyandırdığını ve ayağa kaldırdığını vurguladı.

Mathe, es-Sufi'nin ülkenin etnik ve dini yapısının yarattığı dezavantajlara rağmen insanları bir araya getirmeyi başardığını ve yüzlerce Güney Afrikalının Müslümanlığı seçmesine vesile olduğunu kaydetti.

Es-Sufi'nin İslam dinini seçen Güney Afrikalıların kendi mescit ve medreselerini kurmalarına da destek olduğunu ve onları dünyanın diğer yerlerinden gelen Müslümanlarla bir araya getirdiğini dile getiren Mathe, "O, bizim aramızda bugün de devam eden bir kardeşlik bağı inşa etti." diye konuştu.

Abdülkadir es-Sufi

Kökleri 800 yıl öncesine dayanan İskoç Hristiyan bir aileden "Ian Dallas" adıyla dünyaya gelen Es-Sufi, 1960’lı yılların ilk yarısında "Vanity Fair", "Gizli Ajan" ve "Jane Eyre" gibi ilk dönem İngiliz televizyon dizilerinin senaryolarına imza attı ve ünlü yönetmen Frederico Fellini'nin "Sekiz buçuk" filminde rol aldı.

Dönemin Londra sanat camiasının tanınan simalarından biri olan Es-Sufi’nin sıra dışı hayatının dönüm noktası ise bir Fas gezisinde tanıştığı Derkavi tarikatı mensuplarının etkisiyle 1967'de Müslümanlığı seçmesi oldu.

Es-Sufi, Fas’ta Derkavi Şeyhi Muhammed İbn el-Habib'in gözetiminde İslami eğitimini tamamladıktan sonra İngiltere’ye dönerek Norwich kentinde Darkavi Enstitüsünü ve "Diwan Press" yayınevini kurarak, önde gelen bazı İslami eserlerin İngilizceye çevrilmesi çalışmalarını yürüttü.

Daha sonraki yıllarda Avrupa ve Kuzey Amerika'da İslam'ın yayılması için faaliyet gösteren es-Sufi, dünyanın farklı bölgelerinden takipçileriyle Norvich'te "Müslüman Köy" kurulması fikrini hayata geçirdi.

Es-Sufi, 1978'de, İspanya’nın Granada kentinde, bir dönem dünya genelinde yaklaşık 10 bin üyesi olduğu tahmin edilen Murabitun Dünya Hareketi kuruluşuna öncülük etti.

Es-Sufi'nin dini, siyasi ve ekonomik konularda kaleme aldığı çok sayıda eser, Türkçe dahil birçok dile çevrildi.

Kaynak: Anadolu Ajansı