Hak, bir insanın özelidir. Bundan dolayı bir başka insan, izin almadıkça, o özele dokunamaz ve faydalanamaz. Ayrıca bir insan sahip olduğu haklardan mahrum bırakılamaz. Ancak dikkat edilmesi gereken şey, her insan kendi hakkını savunur ve elde ederken, başka birinin hakkına da zarar veremez. Bu açıdan her insan kendine, anne-babasına, ailesine, akrabalarına, çevreye, ülkesine ve hatta tüm evrene karşı sorumluluk duygusu ile hareket etmek zorundadır.
Kur’an’da bu haklar arasında bulunan ve önemine binaen sık sık Müslümanların korumasını istediği özel bir hak vardır. Bu hak yetim hakkıdır. Çünkü yetim kalan bir çocuğun kendini ve sahip olduğu malı koruması açısından acizlik içindedir. Bu itibarla küçük yaşta yetim kalmış insanlara vasi tayin edilir. Böylece o yetim koruma altına alınmış olur. Vasinin en büyük özelliği, adil olması ve Allah’tan korkmasıdır. Böylece yetim malına el uzatmaz ve o malı kendi gücü nispetinde korur ve gözetir.
HZ. PEYGAMBER DE YETİMDİ
*Peki, yetim dediğimiz insan kimdir?
Babası ölmüş çocuklara yetim denir. Öksüz, annesi ölmüş çocuklara verilen sıfattır. Aslında Kur’an, yetim hakkını ön plana çıkarmasının nedeni babasız kalmış bir çocuğun, baba güvencesinden mahrum kalmış oluşundandır. Bu anlamda Hz. Peygamber önce yetim sonra öksüz kalmıştır. “Seni yetim bulup da barındırmadı mı?” (Duha-6) ayeti bu duruma vurgu yapar. Kur’an’da yetim hakkını anlatan ayetlerden bazısı şöyledir:
“Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.” (Bakara-83).
“Yetimlere mallarını verin. Temizi pis olanla (helâli haramla) değişmeyin. Onların mallarını kendi mallarınıza katıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.” (Nisa-2)
VASİYE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞER
*Yetimlere karşı nasıl hareket etmemiz gerekiyor?
Öncelikli olarak yetimler topluma emanet edilmiş insanlardır. Yetime zulmetmek, ona kötü davranmak, hakkını gasp etmek İslam dininin yasakladığı günahlardandır. Bu genel anlamda toplum duyarlılığı olmalıdır. Diğer taraftan yetim kalmış çocuk için vasi tayin edilen kişide bireysel olarak farkındalık oluşmalıdır. Yetimin hem malını korumalı hem eğitimini önemsemeli ve hem de o yetimin İslam’a ve topluma faydalı bir birey olarak yetişmesini sağlamalıdır. Bu görev, vasi için büyük bir sorumluluktur.
MALINI KORUMAK DA GÖREVİDİR
Vasinin bir diğer görevi yetim kalmış çocuğun mal varlığını korumaktır. Mecbur kalmadıkça yetimin malını dokunmamalı, eğer yetimin alından harcamak zorunda kalırsa çok dikkatli davranmalıdır. Bu Allah’ın vasiye yüklediği bir görevdir. Çünkü yetim, çocuk olduğu için, aldatılmaya müsaittir. Ayrıca ticaretin kurallarına bilmediği için elindeki malını kaybetmesi muhtemeldir. Bu açıdan Kur’an, “Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde, eğer reşit olduklarını görürseniz, mallarını kendilerine verin. Büyüyecekler (ve mallarını geri alacaklar) diye israf ederek ve aceleye getirerek mallarını yemeyin. (Velilerden) kim zengin ise (yetim malından yemeğe) tenezzül etmesin. Kim de fakir ise, aklın ve dinin gereklerine uygun bir biçimde (hizmetinin karşılığı kadar) yesin. Mallarını kendilerine geri verdiğiniz zaman da yanlarında şahit bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.” (Nisa-6) ikazını yapar.
TOPLUMA EMANETLER
Sonuç olarak:
*Yetim malı her durumda korunma altında olmalıdır.
*Yetimin malını vasi korumalıdır. Ancak toplum da yetim malı konusunda dikkatli ve bilinçli olmalıdır
*Yetim temyiz yaşına geldiğinde malını koruyacak gücü varsa malı eksiksiz olarak kendisine teslim edilmelidir.
*Vasi, koruduğu yetim malından almak zorunda kalırsa, insaflı davranmalı ve yetimin malını israf etmemelidir.
*Yetimler topluma emanet edilmiş insanlardır. Onların malı kadar eğitim ve öğretimi ile de ilgilenilmeli, sokaklara bırakılmamalı, İslam terbiyesi üzerine yetiştirilmelidir.