Projenin amacı, Kudüs’ün doğusundaki yasa dışı Maale Adumim yerleşim birimini İsrail’in “başkent sınırlarına” katmak ve Kudüs’ün doğusunu tamamen Yahudi yerleşimcilerin kontrolüne vermek.
Projenin İçeriği ve Hedefi
İsrail’in 2020 yılında onayladığı, ancak siyasi krizler nedeniyle ertelenen proje, şu anki aşırı sağcı koalisyon hükümeti tarafından yeniden gündeme alındı. Proje kapsamında, sadece Filistinlilerin kullanabileceği özel bir tünel inşa edilecek. Bu tünel, kuzeyde Zaayim bölgesinden başlayarak güneyde El-Ezariye’ye kadar uzanacak ve Filistinlilerin Kudüs’e girmeden kuzey-güney arasında geçiş yapmasını sağlayacak.
Ancak uzmanlara göre bu geçit, bir bağlantı değil, bir ayrım hattı. Tünelin amacı, Filistinlileri ana yolların dışına itmek ve Yahudi yerleşimcilerle temaslarını sıfıra indirmek. Bu da tam teşekküllü bir ırkçı ulaşım sistemi anlamına geliyor.
Stratejik Sonuçlar
-
Kudüs’ün doğusundaki %3’lük Batı Şeria toprağı İsrail’e resmen ilhak edilecek.
-
Maale Adumim ve çevresindeki yasa dışı yerleşimler Kudüs’e bağlanarak, “Büyük Kudüs” projesi fiilen başlamış olacak.
-
Kudüs’teki Filistin mahalleleri (Ezariye, Ebu Dis) tamamen izole edilecek.
-
Batı Şeria’nın kuzeyi ile güneyi arasındaki coğrafi bağ, tek bir tünelle sınırlandırılacak ve kolayca kesilebilir hale getirilecek.
Ariel Şaron’un Hayali Gerçekleşiyor
Proje, eski Başbakan Ariel Şaron’un “Kudüs’ü doğudan büyütme” vizyonunun güncellenmiş bir versiyonu. Hedef, Filistinlileri çevreleyerek Kudüs’ün Yahudi kimliğini kalıcılaştırmak ve Batı Şeria’yı kuzey-güney olarak ikiye ayırmak. Böylece, bağımsız ve coğrafi olarak bütün bir Filistin devleti kurulmasının önü kalıcı olarak kapatılmak isteniyor.
Siyasi Arka Plan: Aşırı Sağın İttifakı
Projeye asıl ivmeyi veren ise Netanyahu’nun koalisyon ortağı, aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich. Bu projeyi, Yahudi yerleşimcilere “Filistinlilerle temasın sona erdiği” bir zafer olarak sunuyor. Dahası, projeyi Filistinlilerden kesilen vergi gelirleriyle finanse ederek, İsrail devletine maddi yük getirmeden popülerliğini artırmayı amaçlıyor.
Öte yandan, aşırı sağcı Bakan Ben-Gvir, Smotrich’in Kudüs üzerindeki etkisini kırmak için Mescid-i Aksa’ya baskın düzenleyerek gündemi değiştirmeye çalışıyor.
Nihai Hedef: Batı Şeria’nın Parça Parça İlhakı
Bu proje, yalnızca Filistinlileri ayrıştırmakla kalmıyor. Uzmanlara göre, ileride Batı Şeria’nın tüm bölgelerinin parça parça ilhak edilmesinin ön adımı. Özellikle Maale Adumim’e bağlı E1 bölgesinin de Kudüs’e katılmasıyla yaklaşık %3’lük bir Batı Şeria toprağı daha İsrail’e geçecek. Filistinli mahalleler ise birer açık hava hapishanesine dönüşecek.
Bu da Batı Şeria’nın kuzey ve güneyini birbirinden ayırarak, bütünleşik bir Filistin devleti fikrini tamamen imkânsız hale getiriyor.
Fiili Bir Apartheid ve Etkisizleştirilmiş Bir Filistin
“Yaşam Dokusu” adı verilen bu proje, aslında “Ayrım Dokusu” anlamına geliyor. İsrail, bu projeyle hem uluslararası tepkileri asgariye indirerek ilhak sürecini hızlandırıyor hem de Filistinlileri coğrafi olarak daha fazla sıkıştırıyor. Filistinli uzmanlar, bu tür projelere sessiz kalınmasının ileride geri dönüşü olmayan kayıplara yol açacağını vurguluyor.