ABD’nin desteklediği Kürt ve Arap gruplarının ittifakı olan SDG, geçtiğimiz hafta kendisine bağlı Deyr-i Zor Askeri Konseyi’nin Arap komutanı Ahmed Habil’i gözaltına alıp azletti.
Bunun ardından Deyr-i Zor’un doğu kırsalındaki birkaç köyde çatışmalar çıktı.
Bu durum, yerel Arap unsurların, Cumartesi ve Pazar günü bölgede sokağa çıkma yasağı ilan eden SDG ile çatışmalara dönüşen saldırılar başlatmasına neden oldu.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne (SOHR) göre, çatışmalar nedeniyle bir hafta içinde 9’u sivil olmak üzere 71 kişi öldü.
SDG Sözcüsü Ferhad Şami AFP’ye yaptığı açıklamada, yerel unsurların konuşlandığı son kasaba olan Dhiban kasabasındaki durumu çözmeyi amaçladıklarını dile getirerek şunları ekledi;
“Sivillerin Dhiban’dan ayrılmaları yönünde çağrıda bulunduk. Kararlılık ve gerilimi bitirme yönünde bir eğilim var.”
SOHR Direktörü Rami Abdurrahman ise bazı sivillerin kasabadan çıkışına atıfta bulunarak, “Dhiban’ın kontrolü yapılırsa mesele biter” dedi.
Fırat Nehri’nin geçtiği Irak sınırındaki Deyr-i Zor vilayeti ezici bir Arap çoğunluğa sahip ve bölgede onlarca Arap kabilesi bulunuyor.
Fırat’ın doğu kıyısında SDG bulunurken, batı kıyısında ise İran yanlısı gruplar ve rejim güçleri yer alıyor.
Arap aşiretleriyle aralarında herhangi bir anlaşmazlık bulunmadığını belirten SDG, aşiretlerle sürekli iletişim halinde olduğunu vurguladı.
SDG, gözaltına alınan liderden ‘faydalananlar’ ve rejimle bağlantılı paralı milisleri, kendisiyle Arap aşiretleri arasında fitne yaratmaya çalışmakla suçladı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve SDG, Arap-Kürt hassasiyetini hafifletmek amacıyla kontrol ettiği bölgeleri sivil ve askeri yerel meclisler aracılığıyla yönetiyor.
ABD’nin Şam Büyükelçiliği ise, SDG ve Arap aşiretleri arasında yaşanan çatışmaların ardından ABD Yakın Doğu İşleri Müsteşar Yardımcısı Ethan Goldrich ve DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon Komutanı General Joel B. Vowell’in çatışan taraflarla bir araya geldiğini bildirdi.
Büyükelçilik tarafından yapılan açıklamaya göre taraflar toplantıda, Deyr-i Zor sakinlerinin şikayetlerinin değerlendirilmesi, dış güçlerin Deyr-i Zor’a müdahale etme tehlikesi, sivil kayıpların önlenmesi ve şiddetin mümkün olan en kısa sürede azaltılmasının önemi konusunda mutabık kaldı.
